13 Kasım 2007 Salı

BAKLANDA ORGANİK TARIM

OSMANELİ TARIM FUARI

POLATLI TARIM MÜZESİ

--ORGANİK TARIM

Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların (ilaç, gübre gibi) olumsuz etkilerinin insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye başlamıştır. Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması temeline dayanan Ekolojik Tarım Sistemi geliştirilmiştir. FAO ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde “Ekolojik Tarım”, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca’da “Biyolojik Tarım”, İngilizce’de “Organik Tarım” Türkiye’de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.



Başa Dön

Organik Tarımın Amacı



Ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir.



Son yıllarda gerek tarımsal ilaçların, gerekse gübrelerin bilinçsizce kullanımı bitkisel üretimde artışın yanında kalitesiz ve insan sağlığını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Toprağın derinlerine sızan fosfor ve nitrat tatlı su kaynaklarına ulaşmakta bu da insan, evcil hayvan ve yaban hayatı açısından ciddi problemlere yol açmaktadır. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları toprakta birikmekte, bitki sağlığını olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmaktadır.



Bu olumsuz koşullar karşısında gelir düzeyi yüksek olan ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede bilinçlenerek örgütlenen üretici ve tüketiciler, doğayı tahrip etmeyen yöntemlerle insanlarda zehirli etki yapmayan tarımsal ürünleri üretmeyi ve tüketmeyi tercih etmişler. Bu amaçla yeni bir üretim tarzı olarak Ekolojik veya Organik Tarım ortaya çıkmıştır.



Bu çerçevede ekolojik tarım hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğadaki dengeyi yeniden kurmaya yönelik, toprağın verimliliğinde devamlılık sağlayan biyolojik mücadele ile hastalık ve zararlıları kontrol altına alarak, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren, sentetik kimyasal gübre ve ilaçların kullanımını yasaklayan, organik ve yeşil gübreleme, ekim nöbeti ve toprak muhafazasını tavsiye eden, her aşaması kontrol altında olan elde edilen ürünün sertifika ile belgelendiği bir üretim şeklidir.



Tanımdan da anlaşıldığı gibi ekolojik tarım bir ürünün ekim veya dikiminden sonra hiçbir uygulama yapılmadan kendi haline terkedilmesi veya eskimiş bir işletmecilik şekline dönüş değildir. Aksine geleceğin ihtiyaçlarına yönelik görüşlere dayanan, dikkat, bilgi ve özveri gerektiren bir tarım şeklidir.





Organik Tarım; üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Organik tarım, eko sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermektedir.



Her türlü sentetik, kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanımının yasaklanması yanında organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın" muhafazası, bitkinin direncini artırma, parazit ve predatörlerden yararlanmayı tavsiye eden bütün bu üretim tarzında üretimde miktar artışı değil ürünün kalitesinin yükseltilmesini amaçlanmaktadır. Günümüzde sadece organik tarımla toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumak mümkün olmaktadır.



Başa Dön

Organik Tarımın Gerekliliği



Çevrenin, doğal kaynakların korunması ve bozulan ekolojik dengenin yeniden tesisi, sürdürülebilir tarım, toprağın yaşatılması, flora ve faunanın korunması biyolojik çeşitliliğin devamı ve kimyasal kirlilik ile zehirli kalıntının da sonlandırılması temel amaç olmuştur. Günümüzde tüm dünyada çevrenin, insan ve toplum sağlığının korunması konusunda ülkelere göre farklı düzeylerde olmakla birlikte büyük gelişmeler meydana gelmiştir.



Bugün konvansiyonel tarımın üretim artışına yönelik aşırı miktarda sentetik ve kimyasal girdi kullanımı sonucu çevre kirliliği önemli boyutlara ulaşmıştır. Tarım yarattığı kirlilik doğal dengenin bozulmasına neden olurken çevre kirliliği ve besin zinciriyle tüm canlılara ulaşabilen hayati tehlikeye de yol açmaktadır.



Doğal dengenin bozulmasına örnek olarak, toprağın erozyona uğraması ile toprak kayıplarındaki nispi artışlar, toprakta organik madde ve humus yokluğu nedeniyle toprak mikroorganizma hayatının tahribi, toprak profilinde A horizonunun kaybı ve mineral toprak profilinin kaybı ve benzeri olayları gösterilebilir. Sürekli monokültür, münavebenin gereği gibi yapılmaması söz konusu ürünlere zarar veren hastalık ve zararlıların aşırı çoğalmalarına neden olmuştur. Mücadele etmek için bilinçli olarak kullanılmayan sentetik kimyasal pestisidler, bazı faydaları ırkların kaybolmasına neden olmuş ve biyolojik mücadele ortamı tahrip edilmiştir. Verimliliği artırmak için toprakların aşırı şekilde sentetik mineral maddelerle gübrelenmesi özellikle çabuk yıkanan azotlu gübrelerin yeraltı sularına kadar ulaşmasıyla, hayvan ve insanlarda nitrat zehirlenmeleri görülmüştür.



Konvensiyonel tarımda ürünün kalitesinin ikinci plana atılması ekonomik üretim yapmak için mekanizasyonun artırılması ve özellikle bilinçsiz uygulamalar, toprağın canlı tabakasını yok etmiştir. Toprakta oluşan sert tabakalar, sıkışmalar yaratarak erozyonu teşvik etmiştir.



Verim artışı sağlanırken, üretimde ekolojik denge bozulmuş, iyi tarım toprakları elden çıkmış ve toprağın canlı kışımın ölmüştür. Topraktan kaybolan bu maddelerin tekrar telafisi çok pahalıya mal olmaya başlamış ve bazen de imkansız hale gelmiştir. Dünya nüfusunun artması ve entansif tarımın yaygınlaştırılması, birim başına düşen verimin ve dolayısı ile üretimin artırılması için sağlanan teşvikler ve aşırı destekler sonucu ve 1970'de pestisitlerin ve kimyasal gübrenin keşfi ile "Yeşil Devrim" olarak adlandırılan tarımsal üretimin artırılma çabalarının dünyadaki açlık sorununa çözüm olmadığı, aksine doğal dengeyi ve insan sağlığını sürekli bozduğunu gören gelişmiş ülkeler organik tarım, sürdürülebilir tarım ve değişik tarım alternatifleri konusunda çalışmalara başlamışlardır.


Başa Dön

Organik Tarımın İlkeleri



Ekolojik tarımda farklı bitkisel ve hayvansal ürünler için farklı üretim yöntemleri mevcut olup bunların ortak ilkeleri şunlardır.



1- Ekolojik üretim yapan tarım işletmelerinde doğal kökenli hammaddeler kullanılarak üretim yapılmalıdır.



2- Ham maddelerin ve diğer işletme girdilerinin çevreyi tehdit eden her türlü etkisi azaltılmalı veya bunlardan tamamen kaçınılmalıdır. Mesela organik tarımda kullanılacak fide-tohum, fidan vs. ilaçsız olmalıdır.



3- Toprağın işletilmesi ve içindeki canlı faaliyetin devamı için nöbetleşe ekim ve organik gübreleme yapılmalıdır. Bunun için çiftlik gübresi ve organik atıklardan oluşan kompost ve yeşil gübre kullanılmalıdır. Ayrıca uygun toprak işleme aletleri kullanılmalı, gereğinden fazla sayıda toprak işlemeden kaçınılmalıdır.



4- Ekolojik ortama uygun dengeli karışımlar yapılarak nöbetleşe ekimde baklagillere ağırlık verilmelidir.



5- Bitki tür ve çeşitlerinin seçiminde üretim yapılacak yerin ekolojik koşulları göz önünde bulundurmalı bu koşullara uygun dayanıklı, tohum, fidan ve hayvan kullanılmalıdır.



6- Zararlılarla mücadelede biyolojik yöntemlere başvurulmalıdır.



7- Hayvansal üretimde ise ağıl ve ahırların usluna uygun olması, beslenme ihtiyacının mümkün olduğu ölçüde işletmeden karşılanması yemlere kimyasal maddeler (antibiyotikler, kilo artırıcı katkı maddeleri vs.) katılmaması gerekir.



8- Yetiştiricilikte yem ihtiyacının karşılanmasında 1 ha alan için 1 büyükbaş hayvan düşünülmelidir.



9- Ekolojik tarımda yeter miktarda ve yüksek kalitede gıda üretmek, maksimum verimden önce gelmelidir.



10- Enerji kaynağı olarak güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi doğal enerji kaynakları olabildiğince tercih edilmelidir.



11- Ekolojik tarım işletmelerinin kazançları, imkanları üreticiyi ve çalışanlarını tatmin etmelidir.



12- Sentetik kimyasal gübreler ve sentetik ilaçlar, depoda kuruyuculuğu artıran ve hasattan sonra olgunlaşmayı teşvik eden sentetik kimyasal maddeler, bitki ve hayvan yetiştirmede kullanılan hormonlar ve büyüme düzenleyici maddelerin ekolojik tarımda kullanımı yasaktır.



13- Ekolojik tarım sentetik ve kimyasalların kullanımını yasakladığından çiftlik gübresi, kanatlı gübresi, çiftlik ve sıvı atıkları, saman, torf, mantar üretim artığı, organik ev artıkları kompostu, hayvansal atıkların işlenmiş ürünleri, deniz yosunları ve yosun ürünleri, talaş, ağaç kabuğu, odun artıkları, tabii fosfat kayaları gübre olarak kullanılabilir.



Bitki koruma açısından ise izin verilen birtakım ilaçların yanında kükürt, bordo bulamacı, Arap sabunu kullanılabilir.



Başa Dön

Dünyada ve Türkiye’de Organik Tarım



Ekolojik Tarım Avrupa’da 1910’larda uygulanmaya başlamış, kontrollü üretim ise 1930’lu yıllarda yaygınlaşmıştır. Zaman içerisinde küçük çapta da olsa artan oranda bir gelişme göstermiş ve 1970’li yıllarda ticari anlamda önem arzetmeye başlamıştır. Bu hareket 1972 yılında Almanya’da Uluslararası Ekolojik Tarım Hareketleri Federasyonu’nun (IFAOM) kurulmasıyla daha düzenli bir hale gelmiştir. IFAOM tüm dünyadaki ekolojik tarım hareketlerini bir çatı altında toplamayı, hareketin gelişimini sağlıklı bir şekilde yönlendirmeyi, gerekli standart ve yönetmelikleri hazırlamayı, tüm gelişmeleri üyelerine ve çiftçilere aktarmayı amaçlamaktadır.



Ekolojik Tarım uygulanan alanlar Avrupa ülkelerindeki tarım alanlarının % 2-3’ü dolayındadır. Bunda tarımsal hareketler üzerinde kuvvetli bir etkiye sahip olan kimyasal endüstrinin etkisi büyüktür. Tüm bunlara karşın ekolojik tarım faaliyetleri her yıl yaklaşık %20-30’luk büyüme hızındadır. 1986 yılında 120.000 hektar olan üretim alanı 1977’de 1,8 milyon hektara ulaşmıştır. Aynı dönemde işletmelerin sayısı da 7.000'den 73.000'e yükselmiştir. Bazı tahminlere göre önümüzdeki 10 yıl içinde dünya ticaret hacminin 11 milyar'dan 100 milyar ABD dolarına yükseleceği kabul edilmektedir. Özellikle AB Ülkelerinde bu konunun önemi anlaşılmış olup; hükümetler düzeyinde ve üniversitelerde büyük gelişmeler görülmektedir.



Başa Dön

Türkiye'de Organik Tarım



Dünya ticareti 1970'li yıllarda başlamış olan ekolojik tarımdaki gelişmelere uygun olarak, Avrupa orijinli firmalar Türkiye'deki firmalardan ekolojik ürün talebinde bulunmuş ve böylece 1984-1985 yıllarında ülkemizde ekolojik tarım başlamıştır. Bu yıllarda Türkiye‘nin geleneksel ihraç ürünlerinden kuru İncir ve kuru Üzüm ile Ege bölgesinde gerçekleştirilmiştir. Daha sonra bu ürünlere kuru Kayısı, Fındık gibi ürünler de katılarak farklı bölgelerimize yayılmıştır.



İlk yıllarda Avrupa kökenli bazı firmalar kendi ihtiyaçları olan ürünleri anlaşmalı çiftçilerle yetiştirmek ve elde edilen ürünleri Türk ihracatçıları vasıtasıyla kendi ülkelerine ithal edebilmek için Türkiye'de ekolojik üretim projeleri tesis etmişlerdir. İlk yıllardaki bu ekolojik üretim faaliyetlerinin danışmanlık, teftiş ve sertifikasyon gibi vazgeçilmez esasları tamamıyla yabancı kişi ve kuruluşlarca yerine getirilmiştir. 1990'lı yılların başında bu konularda az sayıda da olsa Türk uzmanlar yetişmişler ve yabancı firmaların ülkemizdeki temsilciliğini yapmaya başlamışlardır.



Ekolojik Tarım hareketini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek amacıyla 1992 yılında Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) kurulmuştur. Aynı yıl içinde İzmir'de yapılan "2. Akdeniz Ülkelerinde Ekolojik Tarım Konferansı", ETO tarafından organize edilmiştir. Bu şekilde ekolojik tarım alanında ülkemizde yeni bir süreç başlamış olup, İzmir bu hareketin merkezi durumuna gelmiştir.



Ekolojik Tarım faaliyetlerinin ülkemizde ilk olarak Ege bölgesinde İzmir'de başlamış olması, ürün işleme tesislerinin büyük kısmının İzmir'de olması ve üretilen ürünlerin büyük kısmının İzmir limanından ihraç edilmesi nedeniyle, organizasyon kuruluşları, kontrol ve sertifikasyon firmaları gibi ekolojik tarım sektörünün hemen tüm kuruluşlarının merkez büroları İzmir'de yer almaktadır.



ETO’ nun da katkılarıyla "Bitkisel ve Hayvansal Tarım Ürünlerinin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik", Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 18 Aralık 1994 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik AB normlarına uygun olarak hazırlanmıştır. Organik ürünlerin dış satımını düzenlemek üzere çalışmalar da devam etmektedir.



Günümüzde yaklaşık 92 değişik üründe, 46.523 bin hektarlık arazi üzerinde 12.275 kadar üretici 168.306 ton ekolojik üretim yapmaktadır. Gümrük mevzuatındaki bazı problemler nedeniyle ekolojik tarım sektörünün dışsatım yoluyla ekonomiye katkısı net olarak bilinmemekle birlikte yıllık 150 milyon dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir.



Başa Dön

Üretim ve Dışsatım



Ülkemizde ekolojik tarımın gelişimini ürün çeşitliliği, üretim alanı ve üretici sayısındaki değişim ortaya koymaktadır. Üretilen ekolojik ürün çeşitlerinin sayısı 1990 yılında 8 iken, 1999 yılında 92'ye ulaşmıştır.1990 yılında 1.037 hektar olan üretim alanı ise 9 yıl içinde 1999 yılında 46.523 hektar; 1.037 adet olan üretici sayısı ise aynı süre içerisinde 12.275 üreticiye ulaşmıştır.



Ülkemizde üretilen ekolojik ürünlerin hemen hemen tamamı ihraç edilmektedir. 1998 verilerine göre:



Tablo 123: İhraç Edilen Ekolojik Ürün Miktarları



Kuru ve kurutulmuş meyveler
Ton
14.307,52

Yaş meyve
Ton
3.172,30

Sebze
Ton
187,60

Tarla bitkileri
Ton
2.684,17

Tıbbi bitkiler
Ton
11,66

Diğerleri
Ton
502,92





olmak üzere toplam 20.872,27 ton ihracat gerçekleştirilmiştir. İhraç ürünlerinden ilk 5 sırada çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, kuru elma ve fındık yer almaktadır. Ürün gruplarının toplam ihracat içindeki oranlarına bakıldığında % 68,5'luk oranla en büyük payın kuru ve kurutulmuş ürünlerde olduğu görülmektedir.



Başa Dön

Sözleşmeli Üretim



Ülkemizde üretilen ekolojik ürünler büyük ölçüde yurt dışı pazarlara gönderildiğinden ekolojik ürün üretim miktarı ve çeşitliliği yurt dışından gelen talepler doğrultusunda şekillenmektedir. İhracat organizasyonunun gerekliliğinden dolayı üretimler organizasyon kuruluşları tarafından sözleşmeli olarak çiftçilere yaptırılmaktadır.



Sözleşmeli tarım üreticilere fiyat ve satış garantisi getirerek avantaj sağlamaktadır. Yapılan sözleşmede taraflar üretim ile ilgili koşulları, fiyat ve varsa prim miktarını açıklayarak mahkemeye başvurma hakkı saklı olmak koşulu ili kanuni güvence altına alınmaktadır.



Ekolojik üretimde belirli yasakların olması ve 2-3 yıllık bir geçiş sürecinden sonra ekolojik üretime geçilebilmesi, uzun dönem üretim planlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle yapılan araştırmaların yasal geçerliliğinin olması ve taraftarların uyması ekolojik tarımın başarısı için şarttır.



Başa Dön

Pazarlama



Ekolojik ürünlerin çok büyük kısmı dış pazara sunulmakta ve bu ürünlerin bir kısmı doğrudan tüketilmekte, bir kısmı ise normal mamul ürünlerin karışımlarında yer almaktadır.



Ekolojik üretim projeleri ve pazarlaması farklı yöntemlerle gerçekleşir




· Üretim projesi ülkede yerleşik bir firma tarafından gerçekleştirilir ve ürünler bu firma tarafından işlenir, paketlenir ve ihraç edilir.

· Üretim projesi yurt dışından yabancı bir kuruluş tarafından kurulur, elde edilen ürünler anlaşmalı yerel firma tarafından fason olarak işlenir ve ürünler proje sahibi firmaya, ya işleyici kuruluş yada ihracat firması tarafından ihraç edilir. Üretim projesi yurt dışından yabancı bir kuruluş tarafından kurulur, elde edilen ürünler yabancı firmanın Türkiye'de tek başına veya ortak olarak kurduğu tesislerde işlenir veya işleyici kuruluş veya ihracatçı firma tarafından proje sahibi firmaya ihraç edilir.



Az sayıdaki uygulamalarda da üreticiler kontrol ve sertifikasyon firması ile doğrudan temas ederek ürünlerini sertifikalandırır ve serbest pazarda satışa sunar.



Kontrol ve sertifikasyon ücretlerinin küçük çiftçiler tarafından üstlenebilecek düzeyde olmaması, teknik bilgi eksikliği ve danışmanlık hizmetlerinin yetersizliği üreticilerin doğrudan sisteme ürün sağlamalarını kısıtlamaktadır.



Avrupa ülkelerinde ekolojik tarımın bu denli hızlı gelişmesinde 2078/92 tarih ve sayılı ortak tarım çerçevesinde alınan kararlar etkili olmuştur. Ekolojik üretim 1988 yılında AB ve EFTA (European Free Trade Association) ülkelerinde 85.337 tarım işletmesi ile 2 milyon hektara ulaşmıştır.



Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yetkilendirilen Organik Tarım Kontrol ve Sertifikasyon kuruluşları BCS, CERES, ECOCERT-SA, EKO-TAR, ETKO, ICEA, IMO, ORSER, SKAL 'dır.



Başa Dön

Ankara İlinde Organik Tarım



11.07.2002 tarih ve 24812 sayılı resmi gazetede yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına ilişkin yönetmelik doğrultusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından Organik Tarım çalışmaları yürütülmektedir.



Bu yönetmelik; bozulan ekolojik dengeyi yeniden tesis etmek, bitki, hayvan ve insan sağlığını koruyan organik ürünler ve bu ürünlerin üretimi için kullanılacak girdilerin üretimini sağlamak, organik üretimi yurt genelinde yaygınlaştırmak, organik ürünlere talebi artırmak, tüketiciye sağlıklı, kaliteli organik ürünler sunmak, organik ürün ve girdi ithalatını disipline etmek, organik ürün ihracatını geliştirmek amacıyla; bitkisel, hayvansal ve su ürünlerinin ve bu üretimler için kullanılan her türlü girdilerin organik tarım metoduna uygun bir şekilde üretilmesi, işlenmesi, ambalajlanması, etiketlenmesi, depolanması ve taşınması ile yurt içinde ve dışında pazarlanmasındaki her aşamanın kontrolünün yapılması, sertifikalandırılması, denetlenmesi hususlarında uygulanacak esasları belirlemek amacıyla hazırlanmıştır.



Tablo 124: Ankara’da Organik Ürün İşleyen, Depolayan, Ambalajlayan, Taşıyan ve Pazarlayan Firmalar



Firma Adı
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu
Adres

Aggroland
IMO
Organik Tarım Gıda İthalat İhracat San. Ve Tic. A.Ş. Sedat Simavi Sok. No: 14 B Blok/34 Çankaya /ANKARA

Harman
IMO
Organik Gıda Üretim Tic. Ltd. Şti. Uğur Mumcu Cad. Kırçiçeği Sok. No: 5/2 ANKARA





Halen Bala ve Beypazarı ilçelerinde Organik Tarım faaliyetleri sürdürülmektedir.






--------------------------------------------------------------------------------
Başa Dön

--------------------------------------------------------------------------------




Ana Sayfa
Destekleme
Proje İstatistik
İdari Mali İşler
Kontrol
Bitki Koruma
Hayvan Sağlığı
Çiftçi Eğitim

Ankara Keçisi
Ankara Kedisi
Angora Tavşanı
Kalecik Karası
Ankara Armudu
Havuç
Organik Tarım
Tarımsal Sigorta

Yetiştiricilik
Tarımsal Yapı
Kurumsal Yapı
Projelerimiz
Faaliyetlerimiz
Faydalı Linkler
Resim Galerisi
Mesaj Kutusu





© Ankara Tarım İl Müdürlüğü - 2003 Webadmin : Ramazan KİRİŞ

İl Müdürlüğü Tel : 0 312 344 59 50 - Fax : 0 312 315 60 07

ÇEY & H.S. Tel : 0 312 315 76 20-21 B.K. Tel & Fax : 0 312 315 52 58

Web sitemiz ve diğer konularla ilgili olarak bize mail atabilirsiniz.

basinyayin@hotmail.com | ankaratarim@mynet.com

---ORGANİK TARIM İLKELERİ

Ekolojik tarımda farklı bitkisel ve hayvansal ürünler için farklı üretim yöntemleri mevcut olup bunların ortak ilkeleri şunlardır.



1- Ekolojik üretim yapan tarım işletmelerinde doğal kökenli hammaddeler kullanılarak üretim yapılmalıdır.



2- Ham maddelerin ve diğer işletme girdilerinin çevreyi tehdit eden her türlü etkisi azaltılmalı veya bunlardan tamamen kaçınılmalıdır. Mesela organik tarımda kullanılacak fide-tohum, fidan vs. ilaçsız olmalıdır.



3- Toprağın işletilmesi ve içindeki canlı faaliyetin devamı için nöbetleşe ekim ve organik gübreleme yapılmalıdır. Bunun için çiftlik gübresi ve organik atıklardan oluşan kompost ve yeşil gübre kullanılmalıdır. Ayrıca uygun toprak işleme aletleri kullanılmalı, gereğinden fazla sayıda toprak işlemeden kaçınılmalıdır.



4- Ekolojik ortama uygun dengeli karışımlar yapılarak nöbetleşe ekimde baklagillere ağırlık verilmelidir.



5- Bitki tür ve çeşitlerinin seçiminde üretim yapılacak yerin ekolojik koşulları göz önünde bulundurmalı bu koşullara uygun dayanıklı, tohum, fidan ve hayvan kullanılmalıdır.



6- Zararlılarla mücadelede biyolojik yöntemlere başvurulmalıdır.



7- Hayvansal üretimde ise ağıl ve ahırların usluna uygun olması, beslenme ihtiyacının mümkün olduğu ölçüde işletmeden karşılanması yemlere kimyasal maddeler (antibiyotikler, kilo artırıcı katkı maddeleri vs.) katılmaması gerekir.



8- Yetiştiricilikte yem ihtiyacının karşılanmasında 1 ha alan için 1 büyükbaş hayvan düşünülmelidir.



9- Ekolojik tarımda yeter miktarda ve yüksek kalitede gıda üretmek, maksimum verimden önce gelmelidir.



10- Enerji kaynağı olarak güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi doğal enerji kaynakları olabildiğince tercih edilmelidir.



11- Ekolojik tarım işletmelerinin kazançları, imkanları üreticiyi ve çalışanlarını tatmin etmelidir.



12- Sentetik kimyasal gübreler ve sentetik ilaçlar, depoda kuruyuculuğu artıran ve hasattan sonra olgunlaşmayı teşvik eden sentetik kimyasal maddeler, bitki ve hayvan yetiştirmede kullanılan hormonlar ve büyüme düzenleyici maddelerin ekolojik tarımda kullanımı yasaktır.



13- Ekolojik tarım sentetik ve kimyasalların kullanımını yasakladığından çiftlik gübresi, kanatlı gübresi, çiftlik ve sıvı atıkları, saman, torf, mantar üretim artığı, organik ev artıkları kompostu, hayvansal atıkların işlenmiş ürünleri, deniz yosunları ve yosun ürünleri, talaş, ağaç kabuğu, odun artıkları, tabii fosfat kayaları gübre olarak kullanılabilir.



Bitki koruma açısından ise izin verilen birtakım ilaçların yanında kükürt, bordo bulamacı, Arap sabunu kullanılabilir.



Başa Dön

Dünyada ve Türkiye’de

---KİRAZ ve VİŞNE

KİRAZ VE VİŞNE YETİŞTİRİCİLİĞİ
[Giriş] [Kiraz ve Vişnenin Ekolojik İstekleri] [Kiraz ve Vişnenin Çoğaltılması ve Anaçları] [Döllenme Biyolojisi] [Kiraz ve Vişne Çeşitleri] [Kiraz ve Vişne Bahçesinde Uygulanan Kültürel ve Teknik İşlemler] [Hastalık ve Zararlılar] [Hasat, Tasnif ve Ambalajlama]

1. GİRİŞ

Kirazın anavatanı Hazar Denizi, Güney Kafkasya ve Kuzey Anadolu; vişnenin ise İstanbul ile Hazar Denizi arasında uzanan Kuzey Anadolu Dağlarıdır. Hatta, vişnenin botanikteki Latince adı Prunus cerasus, bu günkü Giresun’un eski adı olan Kerasus’dan gelmektedir. Kiraz ve vişnenin Avrupa kıtasına yayılması tohumlarının kuşlar ve hayvanlar tarafından taşınmalarıyla olmuştur. Amerika’ya ise kirazı kolonistler götürmüşlerdir. Çeşitlerin çoğu İngiltere’den ithal edilmiş olup, ilk modern kiraz yetiştiriciliğine Pasifik kıyılarındaki Oregon Eyaletinde başlanmıştır.

Kiraz ve vişne meyveleri özellikle mineral madde açısından oldukça zengindir. Sanayide kullanılan birkaç çeşit dışında üretilen kirazın hemen hepsi taze olarak tüketilmektedir. Vişne ise meyve suyu randımanının (% 70-75) ve toplam asitliğin (% 3) yüksek olması nedeniyle, meyve suyu olarak işlenmeye çok uygundur. Ayrıca üretilen vişne derin dondurma, kurutma, konserve ve reçel şeklinde değerlendirilmekte ve dış ülkelere özellikle dondurulmuş halde ihraç edilmektedir.

Türkiye’de kiraz ve vişne üretiminde özellikle 1965-1985 yılları arasında hızlı artışlar olmuştur. 1965 yılında 47.000 ton olan kiraz üretimi, 1985 yılında 130.000 tona ulaşarak %76’lık bir artış gerçekleşmiştir. 1965 yılında 24.000 ton olan vişne üretimi ise 1985 yılında 85.000 tona ulaşarak % 245’lük bir artış sağlamıştır. Bu haliyle Türkiye, Dünya da kirazda 6. ve vişnede 5. sırada yer almıştır. Bu hızı yakalayamamakla beraber daha sonraki yıllarda da artışlar olmuş ve 1997’de kiraz üretimi 215.000 tona, vişne üretimi ise 120.000 tona yükselmiştir.

Kirazlar 5-6 yaşında verime geçerler, ancak tam ve ekonomik olarak verime yatmaları 10-12 yıldır. Her ne kadar 100 yıl yaşasalar da ekonomik ömürleri 25-30 yıldır. Vişnenin ekonomik ömrü ise 15-20 yıldır.

2. KİRAZ VE VİŞNENİN EKOLOJİK İSTEKLERİ

2.1. İklim İstekleri

Kiraz yetiştiriciliğinde iklim faktörlerinden en önemlisi sıcaklıktır. Çiçek tomurcukları –2,4 °C’ ye kadar dayanabildikleri halde, açmış çiçekler –2°C’ de donarlar. Vişnelerin odunsu kısımları ise –40 °C’ ye kadar dayanabilirler. Vişneler düşük sıcaklıklara kirazlardan daha fazla dayanırlar. İlkbaharda çiçeklenme kirazlardan daha sonra olduğu için vişne çiçeklerinin ilkbahar geç donlarından zarar görme olasılığı daha düşüktür.

Kirazlar için kış dinlenme istekleri vişnelerden daha önemli olup, dinlenmeden çıkabilmeleri için yeterli kış soğuğu almaları gerekmektedir. Soğuklama ihtiyaçları karşılanmamış kirazların çiçeklenmelerinde gecikme ve düzensizlikler görülmektedir. Lambert, Napolyon ve Bing gibi yüksek soğuklanmaya ihtiyaç gösteren kiraz çeşitlerinde daha belirgindir. Kirazlarda kış dinlenme isteklerini yeterince karşılayamayışı döllenme yönünden de sorun yaratmaktadır. Çünkü, ılık geçen kışlardan sonra, düşük soğuklama ihtiyacı gösteren çeşit, yüksek soğuklama ihtiyacı gösteren çeşitten daha erken çiçeklendiğinden, bu iki çeşit birbirini tozlayıp dölleyemezler. Vişneler ise, kendine verimli olduğu için, bu konuda bir sorun yoktur. Genel olarak kiraz ve vişnelerde +7,2 °C’ nin altında soğuklama süresi 1100-1700 saattir.

Kiraz ve vişne yetiştiriciliğinde, yağışın yıl içinde düzenli olarak yayılması en uygun olanıdır. Genel olarak 600 mm yağış alan yerlerde kiraz, 400 mm yağış alan yerlerde ise vişne yetiştiriciliği sulamaya gerek kalmadan yapılabilir. Kiraz ve vişnelerde çiçeklenme ve meyve oluşumu esnasında havaların yağışlı gitmesi istenmez. Çünkü çiçeklenme zamanında yoğun yağmur döllenmeyi güçleştirir ve mantar zararının artmasına neden olur. Yine meyve olgunlaşması esnasında yağabilecek yağmur meyvelerin çatlamasına neden olarak, Pazar değerini düşürür.

2.2. Toprak İstekleri

İyi drene edilmiş, derin, havalanabilen ve yaz aylarında düzenli olarak sulanabilen topraklar kirazlar için en uygun topraklardır. İyi drenaja sahip olmayan fakir topraklarda ağaç zayıf gelişir ve seyrek meyve dalları meydana gelir. Yine kuru topraklarda meyveler küçük kalır. Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde kökler yüzlek kalır ve ağacın gelişimi yavaş olur. Bu gibi durumlarda ise ağacın kuraklık ve dondan etkilenme riski artar.

Vişneler ise, toprak açısından daha toleranslıdır. Vişneler kuru, kumlu veya kireçli topraklarda da yetiştirilebilirler. Özellikle idris anacının kullanıldığı yerlerde vişnelerin kuraklığa dayanmaları artar. Vişne için de en ideal toprak kiraz yetiştiriciliğine uygun olan topraklardır.

3. KİRAZ VE VİŞNENİN ÇOĞALTILMASI VE ANAÇLARI

3.1. Çoğaltılması

En uygun çoğaltma metodu, aşı ile çoğaltmadır. En uygun aşı şekli ise, durgun göz aşısıdır. Fidanlıklarda durgun göz aşısına ilk önce yabani kiraz çöğürlerinden başlamak gerekir. Genellikle idrislerde vegetatif gelişme daha uzun sürdüğünden yani anaç geç zamanlara kadar kabuk verdiğinden aşıya daha geç başlamak ve bu işi sonbaharın başına kadar sürdürmek mümkündür. Durgun gözaşısının başlama zamanı aşı gözlerinin olgunlaştığı, bitirme zamanında anacın kabuk verme durumuna göre düzenlenebilir.

3.2. Anaçları

3.2.1. Önemli Kiraz ve Vişne Çöğür Anaçları

Kiraz (Prunus avium) : Bu türün yabanilerine Türkiye’de yabani kiraz veya kuş kirazı da denilmektedir. Yabancı literatürlerde ise mazzard adı verilmektedir. Bunların tohumlarının iyi çimlenebilmesi için 5 °C’de 120-140 gün nemli koşullarda katlanmaya alınması gerekir. Prunus avium’ un çeşitlerle uyuşması çok iyidir. Uzun ömürlü ve kuvvetli ağaçlar meydana getirir. Havalanması zayıf, ağır ve ıslak topraklar kiraz çöğür anacı için pek uygun değildir.

İdris (Prunus mahleb) : İdris anaçları alçaktan aşılandığı için daha küçük anaçlar oluşturur. Kireçli ve kurak topraklara iyi uyum sağlar. Ancak nemli ve ağır topraklara karşı hassastır. Genel olarak nemli topraklarda kiraz ve vişne için idris anaç olarak kullanıldığı zaman 7-8 yaştan sonra ağaçlarda kuruma ve ölümler meydana gelir. Böyle yerlerde yabani kiraz anacının kullanılması gerekir.

Vişne (Prunus corasus) : Bu anaç genellikle vişneler için kullanılır. Kirazlar için kullanıldığı taktirde bodurlaşmaya neden olur. Kiraz ile uyuşması iyi değildir. Vişne genellikle kuraklığa dayanıklı bir anaç olarak önerilmektedir.

3.2.2 Önemli Kiraz ve Vişne Anaçları

Mazzard F 12/1 : Yabani kiraz (Prunus avium)’ dan seleksiyon yolu ile elde edilmiştir. Kiraz ve vişneye anaç olarak kullanılmaktadır. Bakteriyel hastalıklara çok iyi dayanıklı olup, çelikle kolaylıkla üretilebilir.

Colt : East Malling araştırma istasyonunda elde edilen Prunus avium x Prunus pseudocerasus hibriti olup, çelikle kolaylıkla çoğaltılabilir ve çeşitlerle uyuşması iyidir.

Mahleb SL 64 : İdris tohumlarından seleksiyon yolu ile elde edilen bir anaçtır. Bütün yeşil çelikleri IBA ile muamele edildiği taktirde kolaylıkla çoğaltılabilir. Kurak ve kireçli topraklarda iyi gelişir. Kiraz ve vişnelerle iyi uyuşur. ABD’ de özellikle vişneler için kullanılan bir anaçtır.

Stockton Morello : Yabani vişne tohumlarından seleksiyon yolu ile elde edilen bir anaçtır. Ağır ve nemli topraklarda kullanılır. Kumsal topraklar için uygun değildir. Kök sürgünleri ve çelikle kolaylıkla çoğaltılabilen bu anaç, kök ur nematoduna da dayanıklıdır. Üzerine aşılanan kiraz çeşitlerini bodurlaştırma etkisine sahiptir.

4. DÖLLENME BİYOLOJİSİ

Döllenme, kiraz yetiştiricilerinin bahçe kuracakları zaman dikkate almaları gereken en önemli konudur. Yapay mutasyon ile meydana getirilen birkaç çeşit (stella) dışında üzerinde çalışılan bütün kirazların kendileriyle uyuşmaz olduğu tespit edilmiştir.

Kirazlarda, çiçek tozları çok iyi çimlenebildiği halde, çeşitlerin kendi kendini dölleyememesi veya birbirleri ile tozlandıkları halde meyve elde edilememesinin sebebi uyuşmazlıktır.

Kiraz bahçelerinde yeterli verimin alınabilmesi için;

Tek çeşitten kesinlikle bahçe kurulmamalıdır.

Ele alınacak çeşitlerin birbirlerini dölleyebildiklerinden emin olunmalıdır.

Bahçede tozlanmayı sağlayacak yeterli sayıda arı olmalıdır. (her 40 dekar için, içinde 15 000 – 20 000 arı olan 4 – 5 çerçeveli bir veya daha fazla koloni)

Vişne çeşitleri ise, genellikle kendi kendine verimlidir. Hatta çiçeklenme zamanları denk gelirse vişnelerin kirazları da dölleyebilmeleri mümkündür.

5. KİRAZ VE VİŞNE ÇEŞİTLERİ

5.1. Kiraz Çeşitleri

Yetiştiriciliği önerilen kiraz çeşitleri ve özellikleri, olgunlaşma sırasına göre aşağıda belirtilmiştir. Parantez içinde belirtilen olgunlaşma zamanları Yalova şartları için olup, değişik bölgelerde farklılıklar gösterebilir.

Edirne : Çok erkenci (19 Mayıs), meyvesi yuvarlak, orta iri (3,28g), kahverengimsi-şarabi renkte, orta sert ve az lifli, orta kalitededir. Ağaçları verimli olup, % 10 oranında meyve çatlaması yapar. Yola orta derecede dayanıklıdır.

Turfanda : çok erkenci (21 Mayıs), meyvesi kalp şeklinde, orta iri (3,72g), morumsu-şarabi renkte, orta sert, orta sulu, lifli, orta kalitededir. Ağaçları çok verimli olup, % 7 oranında meyve çatlaması yapar. Yola dayanıklılığı azdır.

Early Burlat : Çok erkenci (24 Mayıs), meyvesi yuvarlak yassı, iri (6,38 g), parlak koyu kırmızı renkte, sert, çok sulu, ince yapılı, çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 25 oranında meyve çatlaması yapar. Bu bakımdan olgunluğa yakın dönemde yağış olmayan bölgelere önerilir. Yola çok dayanıklıdır.

Starking Hordy Giant : Erkenci (27 Mayıs), meyvesi kalp şekline yakın, iri (5,62 g), parlak koyu kırmızı renkte, sert, sulu, çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 9 oranında meyve çatlaması yapar. Yola dayanıklıdır.

Durona Di Cesena : Erkenci (28 Mayıs ), meyvesi yuvarlak kalp şeklinde, iri (6,19g), parlak koyu kırmızı renkte, sert, sulu, ince yapılı ve çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 9 oranında meyve çatlaması yapar. Yola dayanıklıdır.

Vista : Erkenci (31 Mayıs), meyvesi geniş kalp şeklinde, iri (6,31 g), parlak koyu kırmızı renkte, sert, sulu ince yapılı ve iyi kalitededir. Ağaçları verimli olup, hiç meyve çatlaması yapmaz. Kendisi ile aynı zamanda çiçek açan bütün kirazları döller.

Merton Premier : Orta mevsim (2 Haziran), meyvesi kalp şeklinde, iri (5,27 g), koyu kırmızı-mor renkli, orta sert, sulu, ince yapılı ve çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, hiç meyve çatlaması yapmaz. Yola dayanıklıdır.

Merton Bigarreau : Orta mevsim (6 Haziran), meyvesi yuvarlak kalp şeklinde. İri (6,99 g), parlak koyu kırmızı kahve renkli, sert, gevrek, sulu, çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, 1 oranında çatlama yapar. Yola çok dayanıklıdır.

Lorian : Orta mevsim (7 Haziran), meyvesi yuvarlak- kalp şeklinde, iri (6,.68 g), parlak koyu kırmızı renkte, orta sert, orta sulu, ince yapılı ve çok iyi kalitelidir. Ağaçları orta-çok verimli olup, hiç meyve çatlaması yapmaz. Yola dayanıklıdır.

Berryessa : Orta mevsim (7 Haziran), meyvesi kalp şeklinde, iri (6,84 g), parlak siyaha yakın kırmızı renkli, orta sert, sulu, orta lif ve kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 2 oranında meyve çatlaması yapar. Yola orta derecede dayanıklıdır.

Noir De Guben : Geç mevsim (9 Haziran), meyvesi yuvarlak şekilli, iri (5,65 g), koyu kırmızıya çalan kahve rengi hemen hemen siyah renkli, sert-çok sert, gevrekve kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, 6 oranında meyve çatlaması yapar. Yola dayanıklıdır.

Stella : Geç mevsim (10 Haziran), meyvesi fıçı şeklinde, çok iri (7,29 g), parlak koyu kırmızı renkli, çok sert, gevrek ve çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 9 oranında meyve çatlaması yapar. Kendine verimli olarak bilinen tek çeşittir. Yola çok dayanıklıdır.

Van : Geç mevsim (12 Haziran), meyvesi yuvarlak kalp şeklinde, çok iri (7,91 g), çok parlak kırmızı renkli, çok sert, gevrek, sulu ve çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 9 oranında meyve çatlaması yapar. Yola çok dayanıklıdır.

Bing : Geç mevsim (13 Haziran), meyvesi kalp şeklinde, çok iri (7,28 g), orta parlak, şarabi koyu kırmızı renkli, sert, gevrek, sulu ve çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 16 oranında meyve çatlaması yapar. Bu bakımdan olgunluğa yakın dönemde yağış almayan bölgelere önerilir. Yola dayanıklıdır.

Bigarreau Napoleon : Geç mevsim (13 Haziran), meyvesi kalp şeklinde, iri (6,27 g), donuk sarı zemin kırmızımsı renkte, sert, gevrek, sulu ve kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 4 oranında meyve çatlaması yapar. Yola dayanıklıdır.

Bigarreau Goucher : Geç mevsim (13 Haziran), meyvesi yuvarlak kalp şeklinde, iri (6,25 g), hemen hemen siyaha yakın, oldukça koyu kırmızı renkli, sert, gevrek, sulu ve çok kalitelidir. Ağacı verimli olup, % 1 oranında meyve çatlaması yapar. Yola dayanıklıdır. Üniversal donor olup, aynı zamanda çiçeklenen bütün çeşitleri döller ve onlarla döllenir.

Noble : Geç mevsim (14 Haziran), meyvesi kalp şeklinde, çok iri (7,41 g), koyu morumsu ve hemen hemen siyaha yakın renkli, çok sert, gevrek, sulu ve çok kalitelidir. Ağaçları orta derecede verimli olup, % 5 oranında meyve çatlaması yapar. Yola çok dayanıklıdır.

Bella Di Pistoia : Geç mevsim (14 Haziran), meyvesi yuvarlakça, iri (6, 11 g), parlak sarı zemin üzeri pembemsi kırmızı renkli, çok sert, gevrek, sulu ve çok kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 3 oranında meyve çatlaması yapar. Yola çok dayanıklıdır.

Karabodur : Çok geç (16 Haziran), meyvesi genişçe- kalp şeklinde, çok iri (7,46 g), parlak sarı zemin üzeri kırmızımsı pembe renkli, sert, sulu, az lifli ve kalitelidir. Ağaçları orta derecede verimli olup, % 8 oranında meyve çatlaması yapar. Yola dayanıklıdır.

Merton Marvel : Çok geç (16 Haziran), meyvesi yuvarlakça-kalp şeklinde, iri (6,23 g), koyu kırmızı- morumsu renkli, çok sert, gevrek, sulu ve çok iyi kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 3 oranında meyve çatlaması yapar. Yola çok dayanıklıdır.

Kara gevrek : Çok geç (16 Haziran), meyvesi fıçı şekilli- hafif konik, çok iri (7,78 g), koyu morumsu- kırmızı renkli, sert, gevrek, çok sulu ve kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 11 oranında meyve çatlaması yapar. Yola çok dayanıklıdır.

0900 Ziraat : Çok geç (19 Haziran), meyvesi geniş kalp şeklinde, çok iri (8,18 g), parlak koyu kırmızı renkli, çok sert, gevrek, sulu ve çok kalitelidir. Ağaçları verimli olup, hiç meyve çatlaması yapmaz. Ülkemizde çok yaygın olup Akşehir Napolyonu, Dalbastı ve Uluborlu olarak tanınır. Yola çok dayanıklıdır.

Lambert : Çok geç (19 Haziran), meyvesi kalp şeklinde, çok iri (7,6 g), parlak koyu kırmızı renkli, çok sert, gevrek ve çok iyi kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 18 oranında meyve çatlaması yapar. Bu bakımdan olgunluğa yakın dönemde yağış olmayan bölgelere önerilir. Yola çok dayanıklıdır.

Merton Late : Çok geç (24 Haziran), meyvesi yuvarlakça, iri (5,76 g), donuk sarı zemin üzeri parlak pembemsi-kırmızı renkli, sert, gevrek, sulu ve kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, % 4 oranında meyve çatlaması yapar. Yola dayanıklıdır.

Yukarıda yetiştiriciliği önerilen kiraz çeşitleri için uygun dölleyici çeşitler önem sırasına göre aşağıda belirtilmiştir. Bu belirlimede, isimleri tekrarlamamak için çeşitlere verilen numaralardan yararlanılmıştır.

1.Edirne : 6, 8, 11,13, 16, 19, 20, 24

2.Turfanda : 3, 7,11

3.Early Burlat : 2, 7, 11

4.Starking Hardy Giant : 6, 10, 11

5.Durona Dicesena : 6, 11, 16

6.Visto : 1, 4, 5, 10, 12, 13, 14, 18

7.Merton Premier : 2, 3, 11, 13, 14, 15

8.Merton Bigarreau : 1, 16, 17, 19, 20, 23

9.Larian : 10, 13, 14

10.Berryessa : 4, 6, 13, 14, 15

11.Noir De Guben : 1, 2, 3, 4, 5, 7, 13, 14, 18, 22

12.Stella : Kendine verimli

13.Van : 1, 6, 7, 10, 11, 14, 15, 23

14.Bing : 6, 7, 10, 11, 13

15.Bigarreau Napolean : 6, 7, 10, 11, 13

16.Bigarreau Gaucher : 1, 5, 8, 17, 18, 20, 23, 24

17.Noble : 9, 16, 20, 23, 24

18.Bella Di Pistoia : 6, 11, 16

19.Karabodur : 1, 8, 13, 16, 24

20.Merton Marvel : 1, 8, 17, 24

21.Karagevrek : 6, 16

22.0900 Ziraat : 16, 23, 24

23.Lambert : 8, 13, 16, 22, 14

24.Merton Late : 1, 8, 16, 19, 20, 23

Sanayide çok kullanılan kiraz çeşitleri

Hacıömer Karası : Orta mevsim, meyvesi yuvarlak, orta iri (3,38 g), açık kırmızı renkli, çok sert ve orta kalitelidir. Ağaçları çok verimlidir. Kendine kısır olup, dölleyicileri bilinmemektedir.

Siyah Ömeroğlu : Orta mevsim, meyvesi yuvarlak, orta iri (3,15 g), kırmızı renkli, çok sert ve orta kalitelidir. Hiç meyve çatlaması yapmaz ve taşımaya çok uygundur. Ağaçları çok verimlidir. Kendine kısır olup, dölleyicileri bilinmemektedir.

Beyaz Ömeroğlu : Geç mevsim meyvesi yuvarlakça-kalp şeklinde, iri (5,4 g), sarı zemin üzeri pembemsi kırmızı renkli, sert ve orta kalitededir. % 3 oranında meyve çatlaması yapar ve taşımaya çok uygundur. Ağaçları çok verimlidir. Kendine kısır olup, dölleyicileri bilinmemektedir.

Beyaz Kiraz (Starks Gold) : Çok geç, meyvesi yuvarlak, orta iri (3,4 g), sarı renkli, sert ve orta kalitededir. % 3 oranında meyve çatlaması yapar ve taşımaya dayanıklılığı azdır. Ağaçları çok verimlidir. Kendine kısır olup, dölleyicileri 0900 Ziraat ve Bigarreau Gaucher’dir.

5.2. Vişne Çeşitleri

Yetiştiriciliği önerilen iki vişne çeşidi olup, ikisi de kendine verimlidir. Herhangi bir döllenme problemi yoktur.

Kütahya : Çok geç, meyvesi yuvarlak, çok iri (6,79 g), koyu morumsu-şarabi renkte, çok sert, çok sulu, az lifli ve çok iyi kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, hiç meyve çatlaması yapmaz.

Montmorency : Geç mevsim, meyvesi yuvarlakça, orta iri (4,62 g), kırmızı renkli, orta sert, sulu ve kalitelidir. Ağaçları çok verimli olup, hiç meyve çatlaması yapmaz.

6. KİRAZ ve VİŞNE BAHÇESİNDE UYGULANAN KÜLTÜREL ve TEKNİK İŞLEMLER

6.1. Bahçe Tesisi

Kapama kiraz ve vişne bahçesi tesis ederken, özellikle kirazlarda iyi bir dikim planlaması gerekmektedir. Vişnelerde döllenme sorunu olmadığından tek çeşitle de bahçe tesis edilebilir. Ancak ikinci bir çeşit verimi daha çok arttırır. Kirazlar kendine kısır olduğundan ana çeşitler, dölleyici çeşitten hiçbir zaman iki sıradan fazla uzakta olmamalıdır. Bu ilkeyi dikkate alarak gerek döllenme gerekse hasat ve pazarlama kolaylıkları için; bahçeye erkenden geçe doğru olacak şekilde en az 4-5 çeşit, hatta en iyisi de 7-8 çeşit dikilmelidir.

Örneğin aşağıdaki bir kiraz bahçesi düzeni çok uygundur.

Early Burlate : X X X X X X X X X X

Vista : X X X X X X X X X X

Merton Premier : X X X X X X X X X X

Noir De Guben : X X X X X X X X X X

Van : X X X X X X X X X X

Bigarreav Gavcher : X X X X X X X X X X

Merton Marvel : X X X X X X X X X X

Lambert veya 0900 Ziraat : X X X X X X X X X X

Dikim aralıklarını toprak durumu, anaç, sulama ve gübreleme gibi koşullar belirler. Ancak genel olarak kullanılan dikim aralıkları, yabani kiraz üzerine aşılı kirazlarda 8 x 8, 8 x 6 veya 7 x 7; idris üzerine aşılı kirazlarda 6 x 6, 5 x 6; Stockton Morello klon anacı üzerine aşılı kirazlarda ise 3 x 4 m’ ye kadar düşmektedir. Vişne çöğürü üzerine aşılı vişnelerde 4 x 4, 3 x 4 m olmaktadır.

6.2. Sulama

Yıllık yağışın 600 mm ve üzerinde olduğu yerlerde kirazı 400 mm ve üzerinde ise, vişneyi sulamaya gerek yoktur. Ancak bu yağışların altında ki yerlerde ise yılda 2 – 3 kez sulama yapılması vegetatif ve generatif gelişme açısından yararlı olacaktır.

6.3. Gübreleme

Kiraz ve vişne bahçelerinde özellikle ilk kuruluş devresinde dekara 2-3 ton yanmış çiftlik gübresi verilmesi ve bunun 2 yılda bir tekrarlanması ağaçların gelimesi açısından yararlıdır. Dikimi izleyen ilk yıllarda, yani ağaçların teşekkülü esnasında çok kuvvetli gübre verilmesi sakıncalıdır. Çünkü kuvvetli vegatatif gelişme gösterir ve meyve teşekkülü gecikir. Ancak verime yatmış ağaçlarda durum farklı olup, bunlara her yıl yukarıda belirtilen çiftlik gübresi dışında yapılacak toprak ve yaprak analizleri doğrultusunda inorganik gübre verilmelidir.

6.4. Budama

Kiraz ve vişneler taçlarının gelişimi açısından farklılıklar gösterir. Kiraz çeşitleri genellikle dikili büyüyen bir taç oluştururken, vişne çeşitleri daha yayvan bir taç şekli oluşturur. Bu nedenle kirazlar için piramit veya modifiye lider (değişik doruk dallı) sistem uygulanırken, vişneler genellikle modifiye lider ( değişik doruk dallı sistem şeklinde taçlandırılır. Yaygın olarak uygulanan ise her ikisinden de modifiye lider sistemdir. Modifiye lider sisteminde genel esaslar elma ve armuttakinin aynısıdır. Ancak kirazlarda, çatal dalların yarılmaya hassasiyeti nedeniyle kuvvetli çatı dalların oluşturulmasına özel bir dikkat göstermek gerekir.

Fidanlar, tercihen 1.5-2 cm. çapında , 150-200cm. boyunda, bir yaşlı ve kuvvetli olmalıdır. Bu fidanların tepeleri 90-107cm. den vurulur. Lider haricinde seçilen 4 yan dalın ana gövde üzerinde birbirlerinden 30cm. aralıkta ve ana gövde ile aralarındaki açının 45-60° olması gerekir. Çatı teşekkül ettikten sonra, ağaçlar çiçeğe yatıncaya kadar çok az budanmalıdır. Özellikle genç kiraz ağaçlarında dalların yukarıya doğru gelişme eğilimi vardır. Bu bakımdan yan dalların gelişmesine özel bir dikkat göstermek gerekir. Kısaca gerek kiraz gerekse vişne ömrü boyunca hafif budama ister.

7. HASTALIK VE ZARARLILAR

Kiraz ve vişnenin yaygın olan önemli hastalık ve zararlıları Monilya ( Mumya ) ve kiraz sineğidir.

7.1. Monilya ( Mumya ) Hastalığı

Monilya (Munya) kastalığı diğer sert çekirdeklilerde olduğu gibi kiraz ve vişnenin de en önemli fungal hastalıklarından biridir.

7.1.1. Belirtileri ve Biyolojisi: Hastalık; birinci derecede sürgün ve çiçek yanıklığına, ikinci derecede meyve çürüklüğüne neden olur. Kuruyan çiçekler meyve oluşturmaz. Gruplar halinde sürgünde kalır. Fungus miselleri çiçekten dala geçip orada da açık kanser yaraları oluşturur ve dalları uçtan geriye doğru kurutur. Çiçekler, sapları üzerinde kuvrılarak, o noktada çıkan zamkla dala yapışırlar. Meyveler genellikle olgunlaşmaya yakın zamanda enfekte olur ve çürürler. Çürüyen meyveler bir süre sonra mumyalaşarak dalda asılı kalırlar.

Fungus kışı mumyalaşmış meyvelerde de hastalıklı, kanserli dallarda geçirir. Bunlardan çıkan sporlar ilkbaharda tam çiçeklerin açılma zamanında çiçekleri enfekte ederler.

7.1.2. Mücadelesi

Monilya ile mücadelede kültürel önlemler ve kimyasal mücadele uygulanır.

7.1.2.1. Kültürel Önlemler

Ağaçlarda bir yıl önceden kalmış hastalıklı dal çiçek ve mumya meyveler temizlenmelidir.

7.1.2.2. Kimyasal Mücadele

İlk ilaçlama çiçekler tek tük açtığı zaman başlar. İkinci ilaçlama ise çiçeklerin tümü açtığında yapılır. Monilyaya karşı etkili maddesi, formülasyonu ve kullanma oranı aşağıda belirtilen ilaçlardan birisi ile kimyasal mücadele uygulanır.

Etkili Maddenin . Adı ve %’si
Formülasyonu
100 lt. Suya Preparat (gr)

Captan 50
WP.
300

Thiran 80
WP.
200

Dodine 65
WP.
100

Benomyl 50
WP.
60

Carbendazim 50
WP.
75

Vinclozolin 50
WP.
100

Thiophanatemethyl 70
WP.
60


7.2. Kiraz Sineği

Konukçuları kiraz ve vişne, ara konukçusu hanımeli ( Lomicera ) türleri olan; kiraz sineğinin ergini 4-5mm. Boyunda, thorak (göğüs) siyah renkte, kanatlar şeffaf, 4 adet mavimsi- siyah bant bulunur. Yumurtaları ince, uzun, beyaz renkte, larvalar bacaksız tipte ve krem beyazı renginde, pupası fıçı pupa tipindedir.

7.2.1. Zarar Şekli ve Yaşayışı

Kiraz Sineği larvaları, meyvelerin etli kısmında beslenerek meyvelerin dökülmesine sebep olur. Kurtlu meyveler dökülür. Dökülmese dahi Pazar değeri düşük olur.

Kiraz Sineği; kışı pupa evresinde, toprak içinde, diyapoz durumunda geçirir. Ertesi yıl ilkbaharda çıkan erginler çiftleştikten sonra dişiler, meyvelerin ben düşme döneminde yumurta koyma borularıyla meyveleri delerek yumurta bırakırlar. Dişiler yumurta bırakırken seks feromunu salgıladıklarından bu meyveler üzerine gelen erkekler bir süre burada kalırlar. Bu da meyvelere ikinci kez yumurta bırakılmasını önlemekte ve böylece bir meyvede bir larva gelişmektedir.

Bir dişi 40-100 yumurta bırakmaktadır. Yumurtadan çıkan larvalar meyvenin etli kısmında beslenip olgun hale geldikten sonra, meyveyi terk ederler ve toprağın 2-5 cm. derinliğinde pupa olurlar. Toprak içindeki pupalar ertesi yıla kadar burada diyapoz durumunda kalırlar. Böylece kiraz sineği yılda bir döl vermiş olur.

7.2.2. Mücadelesi

Kiraz Sineği ile mücadelede kültürel önlemler kimyasal mücadele uygulanır.

7.2.2.1. Kültürel Önlemler

Kurtlu meyvelerin toplanarak derine gömülmesi, dayanıklı ve erkenci çeşitlerin yetiştirilmesi, yabani kiraz, vişne ve Lonicera (Hanımeli) türlerinin kiraz, vişne bölgelerinde yetiştirilmemesi, sonbaharda toprak işlemesi, kiraz sineği populasyonunu önemli ölçüde azaltır.

7.2.2.2. Kimyasal Mücadele

Meyvelere ben düştüğü devre ilaçlamaya başlamak için uygun bir dönemdir. Bu gözlem en erkenci çeşide göre yapılmalıdır. Bu uygun yöntem bahçelere sarı yapışkan vizüel tuzaklar asarak ilk ergin çıkışına göre ilaçlama yapmaktır.

Hastalık tuzak kontrolleri ile ikinci veya üçüncü bir ilaçlamaya gerek olup olmadığı saptanmalıdır. Kiraz Sineğine karşı etkili maddesi, formülasyonu ve kullanma oranı aşağıda belirtilen ilaçlardan birisi ile kimyasal mücadele uygulanır. Son ilaçlama ile hasat arasındaki minimum süreye titizlikle uyulmalıdır.

Etkili Maddenin . Adı ve %’si
Formülasyonu
100 lt. Suya Preparat (gr)
Son ilaçlama ile Hasat Arasındaki Minumum Süre

Bromophs 25/40
EC
200cc / 125cc
7 gün

Malathion 20/25
EC/WP
300cc / 250gr.
7 gün

Diazinon 20
EC
200cc
14 gün


8. HASAT, TASNİF VE AMBALAJLAMA

8.1. Hasat

Kiraz ve vişneler hasat olgunluğuna geldikleri zaman toplanmalıdır. Bu ise, meyvenin normal irilik, rengini ve çeşide özgü tad ve aromasını alması demektir. Şurası çok iyi bilinmelidir ki, bu türlerde meyveler hasat zamanına doğru iriliklerine büyük ölçüde artırmakta ve böylece verim miktarı % 35-40 artmaktadır.

Ekonomik düşünceden dolayı, bazı çok erken olgunlaşan çeşitler istisna edilirse, kiraz ve vişneler genellikle bir defada hasat edilirler ve yine genellikle el ile ve sapları ile beraber toplanırlar. Toplama esnasında meyve dalcıkları kırılmamalıdır. Toplanan meyveler 3-5 kg.lık sepet veya kovalara konur ve ambalaj yerlerine böyle gönderilir.

8.2. Tasnif ve Ambalajlama

Özellikle kirazlar pazara arz edilirken ekstra, I. sınıf ve II. sınıf olmak üzere üç sınıfa ayrılırlar. Çapı 20 mm’ den aşağı olmayan, şekil ve renk yönünden tamamen birbirine benzeyen en üstün meyveler extra sınıfa girerler. Yine iyi kaliteli olmakla birlikte şekil, renk ve gelişme bakımından hafif özürlü çapı en az 17 mm olanlar I. sınıfa girerler. Seçilen bu meyvelerden arta kalan ancak yinede taze, sağlam, yarasız, lekesiz, çatlak olmayan meyveler II. sınıfa girerler. Bunlarda büyüklük aranmaz.

Bu şekilde seçilen kirazlar, 5 – 10 kg’ lık sepet kutular veya 30 x 50 cm boyutlarında ki tablalara konularak pazara arz edilir. Ambalaj kaplarının hafif, temiz

--KUŞBURNU

KUŞBURNU YETİŞTİRİCİLİĞİ
[Giriş] [Ekolojik İstekleri] [Döllenme Biyolojisi ve Çiçek Özellikleri] [Çoğaltılması] [Bahçe Tesisi] [Verim] [Yıllık Bakım İşlemleri] [Kaynaklar]

1. GİRİŞ

Yurdumuzun çeşitli yörelerinde doğal popülasyon halinde yaygın olarak bulunan kuşburnu, içerdiği mineral madde ve vitaminler yönünden gıda ve ilaç sanayinde aranan bir bitki durumundadır.

Kuşburnu meyveleri C,P (Permeabilite), A, B1, B2, E ve K vitaminleri ile mineral maddelerden özellikle P ve K elementleri bakımından oldukça zengindir. 100 gr. Kuşburnu da bir sandık portakala eş değer C vitamini vardır. Kuşburnu meyvesi limon ve domatesten 30-40 defa, elmadan ise 300 defa daha fazla vitamin içermektedir.

Kuşburnu meyveleri marmelat, reçel, meyve suyu, bitkisel çay ve bebek mamalarının yapımında; ayrıca C vitamini bakımından fakir olan diğer meyve ve sebze sularının da vitamince zenginleştirilmesinde kullanılmaktadır. Çiçek ve yaprakları da bitkisel çay olarak değerlendirilmektedir.

Halen birçok Avrupa ülkesinde ilaç hammaddesi olarak değerlendirilen kuşburnunun halk hekimliğinde böbrek ve mesane taşlarına, ishale, diş eti kanamalarına, yan ve göğüs ağrılarına karşı kullanıldığı bilinmektedir.

Kökleri oldukça derine ulaştığından ve kuraklılığa dayanıklılığı nedeni ile verimsiz alanların değerlendirilmesinde, erozyon kontrolünde, özellikle dikenli tipler ise çit bitkisi olarak kullanılmaya çok uygundur.

Ayrıca, özellikle Rosa rugosa gibi türler park ve bahçelerde süs bitkisi olarak değerlendirilebilir.

Ülkemizde kuşburnu bitkisine duyulan ilginin artmasına paralel olarak son yıllarda kuşburnu mamülleri üreten gıda sanayi kuruluşlarının sayısı da artmıştır. Bu konuda ilk sırayı alan Tokat ilinin merkez ve ilçelerinde 4 büyük kuruluş kuşburnu mamülleri üretimi yapmaktadır. Ne yazık ki, bu kuruluşlar yeterli hammadde bulamamanın sıkıntısını çekmektedirler. Örneğin; Tokat Merkez İlçede bulunan Dimes Gıda Sanayi 5 000 tona kadar meyve işleme kapasitesine sahip olduğu halde, 1999 yılı içerisinde ancak 550 ton meyve temin edebilmiştir. Bu rakamlar dahi hammadde konusunda ki acil ihtiyacın anlaşılması için yeterince bilgi vermektedir.

Mevcut sanayi kuruluşlarının ve halkın kuşburnu meyvesine olan talebi sonucunda kuşburnu pazarları oluşmaktadır. Bu yılda (1999) Tokat ilinde kuşburnu meyvesi 120 000 – 200 000 TL/Kg üzerinden alıcı bulmuştur. Ekonomik açıdan incelendiğinde gerek satış için hazır Pazar imkanları ve gerekse yüksek satış fiyatı ile kuşburnu bitkisi dar gelirli çiftçilerimizin en önemli gelir kaynağı olacaktır.

Gerek iç talebin karşılanması, gerekse ihraç imkanlarının arttırılması için bol ve kaliteli kuşburnu meyvesine duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Hali hazırda bazı illerimizde kuşburnu bitkisi tohumla üretilerek erozyon kontrolünde kullanırken, bazı illerimizde ise doğal popülasyonları, gül yetiştiriciliğinde anaç olarak kullanılmak,yakacak temin etmek, arazi açmak gibi nedenlerle tahrip edilmektedirler. Ayrıca bazı hastalık ve zararlılarda doğal kuşburnu popülasyonlarında önemli kayıplara sebep olmaktadır.

Ülkemizde doğal popülasyon halinde bulunan değişik kuşburnu tiplerinin tespiti, bunların muhafaza altına alınması, çeşitli kullanım amaçlarına uygunluk durumlarının araştırılması, uygun görülen tiplerin meyveciliğe kazandırılması ve çoğaltılması ülke ekonomisine katkılar sağlayacağı gibi, kırsal kesimde, iklim ve toprak şartlarının ekonomik bir kültür tarımına uygun olmadığı yörelerimizde ki halkımıza da yeni gelir kaynağı olanağı doğuracaktır.

Kuşburnu (Rosa spp) yetiştiriciliğine ilgi duyan çiftçilerimize gerekli olan pratik ve teorik bilgilerin aktarımı amacı ile bu broşür hazırlanmıştır.

2. KUŞBURNU’NUN EKOLOJİK İSTEKLERİ
2.1. İklim İstekleri
Kuşburnu bitkisi deniz seviyesinden itibaren, 2 500 metre yükseklikteki yerlere kadar çok uzun bir sahada yetişmektedir.

Yayılış alanından da anlaşılacağı üzere çok değişik extrem iklim şartlarına karşı çok dayanıklı bir bitkidir.

Soğuğa karşı çok mukavimdir.

Mayıs – Haziran – Temmuz aylarında çiçek açtığı için donlardan zarar görmezler. Yükseklere çıkıldıkça çiçeklenme zamanı gecikmekte ve meyve kalitesi artmaktadır.

Kök sistemleri çok derine indiğinden kuraklığa karşı mukavimdirler.

En iyi gelişmeleri nehir kenarlarında olur.

Kış soğuklanma ihtiyacı yüksek olduğundan Akdeniz sahil kesiminde pek bulunmazlar.

Özellikle vegetasyon döneminde ki yeterli yağış meyve iriliğini arttırmaktadır.

Açık arazide, güneşlenmenin yüksek ve bol olduğu yerlerde, güney marazlarda meyve rengi ve iriliği ile birlikte meyvede ki C vitamini içeriği de artmaktadır.

2.2. Toprak İsteği
Toprak konusunda seçici değildirler. Çok farklı yapılarda ki topraklarda yetişebilmektedirler.

Kumlu topraklarda çok iyi gelişir.

Besin maddelerince zengin, gevşek topraklarda en iyi gelişimi gösterirler.

3. DÖLLENME BİYOLOJİSİ ve ÇİÇEK ÖZELLİKLERİ
Kuşburnular da haploid kromozom sayısı, n = 7’dir. Türlerin büyük bir kısmı poliploittir. Türler arasında kromozom sayısı 2n = 14 ile 2n = 42 arasında değişmektedir.

Kuşburnu türlerinin büyük bir kısmı kendine verimlidir. Kendilemede meyve tutum oranları genelde % 40’ın üzerindedir. Bu oran R. canina’da % 82,2, R. rubiginosa’da % 84,9 gibi çok yüksek rakamlara ulaşır. Ancak R. pandulina türü kendine kısırdır. Serbest tozlamada meyve tutum oranı çok yüksek olduğundan bahçe tesisinde karışık türlerin bir arada olması istenmektedir.

Kuşburnu türlerinde çiçekler salkım şeklinde olup tek veya 2-15 tanesi bir arada bulunur. Çiçek rengi tür ve yetişme şartlarına göre beyaz, pembe, kırmızı ve sarıdır. Çiçeklerde 5 çanak, 5 taç yaprak ve çok sayıda erkek ve dişi organ bulunur. Çiçeklenme tür ve iklime bağlı olarak Nisan-Mayıs-Haziran aylarında olmakta ve 15-25 gün sürmektedir. Meyveleri yalancı meyve olup, receptaculum (çiçek tablası) içeri doğru çökerek ovaryumu az veya çok içeri almıştır(Hypanthium).

Meyve şekli basık yuvarlaktan uzun eliptik şekle kadar değişmekte, sarı, turuncu veya kırmızı renktedir. Meyveleri tür özelliğine ve bitkinin bulunduğu ekolojik şartlara göre Ağustos ortası Ekim başı arasında olgunlaşır.

Kuşburnu çok uzun ömürlü bir bitkidir. Halen Almanya’da bir kilisenin bahçesinde 300 yıllık olduğu sanılan kuşburnu bitkisinin bulunduğu belirtilmektedir.

4. ÇOĞALTILMASI

4.1. Tohum İle Çoğaltma

Kuşburnu tohumları yüksek oranda Absisik asit (ABA) içerdiklerinden kolay çimlenme göstermezler. Bazı kuşburnu türlerinde tohumla çoğaltmada çok az açılım ortaya çıkmakta, dolayısı ile bu türlerin çoğaltılmasında tohumla çoğaltma yöntemine baş vurulmaktadır.

Tohumlar ıslak nehir kumu içinde + 5 °C’ de 90-120 gün bekletilerek katlama işlemine tabi tutulduğunda çimlenme oranında artış gösterir.

Konsantre H2SO4 (Sülfirik Asit) ile 5 dakika aşındırma işlemine tabi tutulduğunda çimlenme oranında % 24-60 oranında artış gözlenmiştir.,

Yüksek oranda çimlenme elde edebilmek için meyveler sarımsı veya hafif kırmızıya döndüğü dönemde toplanmalıdır. Meyvelerden çıkartılarak doğrudan araziye ekim yapıldığında en uygun ekim zamanı Eylül sonu, en uygun ekim derinliği ise 2,5 cm’ dir.

Bir meyve içinde 20-40 adet tohum bulunmaktadır. Özellikle bazı türlerde ana bitkiden çok farklı özelliklere sahip tipler ortaya çıktığından tohum ile üretim istenmez. Tohum ile çoğaltılmış bitkiye fidan değil ancak çöğür denilebilir. Bu şekilde elde edilmiş kuşburnu bitkisi ile bahçe tesisi ileriye dönük pek çok problemi de beraberinde meydana getireceğinden bu tür uygulamalardan kaçınılmalıdır.

Hollanda menşeili Rosa rugosa türünde tohumla çimlenme gücü çok yüksektir. Bu şekilde elde edilmiş çöğürler özellikle park ve bahçe tanziminde kullanılmaya çok uygundur. Rosa rugosa yöremizde mevcut Rosa Canina türüne göre farklı özellikler göstermektedir.

Rosa rugosa Nisan sonunda başlayarak vegetasyon dönemi devam ettiği sürece Kasım ayı dahil çiçeklenmeye devam etmekte, her yeni sürgünün ucunda çiçeklenme ve tip özelliğine göre 1-15 adet meyve oluşturmakta, meyve içinde 30-50 adet çekirdek bulunmaktadır.

4.2. Çelikle Çoğaltma
Çelikle üretim için Sonbahar sonunda veya kış başlangıcında bir yaşlı 6-9 mm çaplı dallar kesilmelidir. 15-20 cm uzunlukta kesilen çelikler demet halinde nemli kum veya pist yosunu içinde tutulur. Bu çelikler önce nem geçirmeyen kağıda, sonra nemli gazete kağıdına, daha sonra da nem geçirmeyen kağıda sarılarak buz dolabında muhafaza edilir. Daha sonra ilk baharda köklendirmeye alınır. Aynı yıl süren dalların kısmen sertleştiği devrede alınan yumuşak odunsu çekirdeklerde uygun ortamlarda köklendirilebilir.

Kuşburnu türlerinde çelikten köklendirmede görülen zorlukların ortadan kaldırılması daha doğrusu köklenme oranının arttırılması için çeşitli hormonların köklenme üzerine etkisi kanıtlanmış ve pratiğe intikal etmiştir. Çeliklerin köklendirilmesinde oksin grubunda yer alan IBA, IAA ve NAA gibi hormonlar kullanılmıştır. çeliklerin köklendirilmesinde en iyi sonucu veren IBA (İndole-3-Butyric Acid) olmuştur. Çeliklere hormon uygulaması sonucunda köklenme oranı bakımından türler arasında olduğu gibi aynı tür içerisine giren farklı tipler arasında da önemli farklar ortaya çıkmaktadır.

Kuşburnular da dikensiz tiplerin köklenme oranları dikenlilere göre daha yüksek olmaktadır. Diğer yandan çelik üzerinde göz sayısının artması da köklenme oranını artırmaktadır.

Tokat çevresinde ki doğal floradan alınan kuşburnu çeliklerinin köklenmesi üzerinde yapılan bir araştırmada, en yüksek köklenme oranı (% 48) 2000 ppm’lik IBA uygulamasından elde edilmiştir.

4.3. Aşı ile Çoğaltma
Seleksiyon çalışmalarında bulunan tiplerin çoğaltılmasında ortaya çıkan sorunların bertaraf edilebilmesi amacıyla, 1995 yılında Tokat Meyvecilik Üretme İstasyonu Müdürlüğünde başlatılan “Çeşitli Kullanım Amaçlarına Uygun Kuşburnu Tiplerinin Çoğaltılması Projesi” kapsamında 4 yıl süren çalışmalar sonucunda çok başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

Anaç materyali olarak gül yetiştiriciliğinde kullanılan dikensiz Rosa Multiflora anacı kullanılmıştır. Böylece dikensiz tek bir gövde üzerinde, selekte edilen tiplerden aldığımız gözlerle yaptığımız yongalı ve “ T “ göz aşıları tekniği (Ek- 1,2) ile kuşburnu fidanları elde edilmiş ve seri üretime geçilmiştir.

Proje kapsamından 4 yıl boyunca 10 Ocak- 20 Ekim tarihleri arasında belirlenen 7 periyotta yaklaşık beş bin adet aşı yapılmıştır.

10 Ocak- 20 Nisan tarihleri arasında Yongalı Göz Aşısı tekniği ile yapılan sürgün göz aşılarında en yüksek aşı tutma oranı %97,9 ile 10-20-28 Şubat tarihleri içerisine alan ikinci periyotta elde edilmiştir. 10-20 Ocak tarihlerini içine alan 1. Periyotta aşı tutma oranı %95,4 10-20-30 Mart tarihlerini içine alan 3. Periyotta aşı tutma oranı %74,5 ve 10-20 Nisan tarihlerini içine alan 4. Periyotta aşı tutma oranı % 62,9 olmuştur.

Durgun Göz Aşılarında 20 Temmuz – 10 Ekim tarihleri arasında 3 ayrı periyotta Yongalı ve “T” Göz Aşısı tekniği ile yapılan aşılarda en yüksek aşı tutma oranı % 82,0 ile 20-30 Temmuz 10–20-30 Ağustos tarihlerini içerisine alan 5. periyotta ve “T” aşı tekniği ile yapılan aşılarda olmuştur.

Durgun göz aşılarında aşı tutma oranında ikinci sırayı % 74,1 ile 10-20-30 Eylül tarihlerini içine alan 6. Periyotta ve “T” aşı tekniği ile yapılan aşılar almıştır.

İlimiz ve çevre illerden gelen yoğun taleplerin karşılanması amacıyla proje sonuçları da dikkate alınarak 2000 yılı sonbaharında çiftçimize intikal ettirilmek üzere, Tokat Meyvecilik Üretme İstasyonu Müdürlüğü’nde 16.000 adet Kuşburnu fidanı üretimine başlanmıştır.

4.4. Doku Kültürü İle Çoğaltma
Rosa türleri meristem, anter, koltuk altı, sürgün ucu, kallus ve embriyo gibi değişik doku kültürü yöntemleriyle çoğaltılabilmektedir.

Rosa türlerinde yapılan kallus kültüründe yeni meydana gelen bitkilerde sürgün özelliği bakımından varyasyon ortaya çıkmış, ancak bitkilerin kök yapıları ana bitkiye benzer bulunmuştur.

Rosa türlerinin doku kültürü ile çoğaltılmasında, büyümeyi düzenleyici maddelerin değişik etkileri vardır. Yapılan çalışmalarda oksinler gurubundan en çok NAA ile FAA, gibberellinlerden GA3, stokininlerden kinetin ile zeatin ve BA kullanılmıştır.

Çoğaltmada 2 hormon kombinasyonu kullanıldığında köklendirme daha başarılı olmaktadır. Türler ve çeşitlerin ortamdaki sitokinin ve oksine karşı farklı farklı tepkileri tesbit edilmiştir. Stokininlerce zenginleştirilmiş bir gelişme ortamında köklenme genellikle mümkün olmamaktadır. Rosa türleri köklenme için hormonsuz veya düşük konsantrasyonlu oksin ve stokinin içeren bir ortama transfer edilmelidir.

5. BAHÇE TESİSİ
Kuşburnu için çok farklı dikim mesafeleri önerilmektedir. Bunun sebebi her türün farklı gelişim, dallanma ve habitüs oluşturmasından kaynaklanmaktadır.

Tavsiye edilen dikim mesafeleri 1x 1,5 - 1,5 x 2 – 3,5 x 1,2 – 3 x 2 – 3 x 3 gibi çok geniş bir aralık göstermektedir. Bu dikim mesafeleri göz önüne alındığında dekara 111 - 667 adet fidan dikilebilmektedir.

Müessesemizde üretimine başladığımız aşılı kuşburnu fidanları kök sürgünü vermediğinden ocak şeklinde değil, tek bir ana gövde üzerinde aşı yerinden dallanma göstermektedir. Anaçlık tesisi için yaptığımız denemelerde sıra aralarının traktörle sürülebilmesi için mesafeler 3 metre, sıra üzeri mesafeler ise 2 metre olarak belirlenmiştir. Bu durumda dekara 160 bitki düşmektedir.

Kışı şiddetli geçen iklim bölgelerinde fidanların ilkbaharda dikilmesi daha uygundur. Bu tarih şiddetli soğuk ve donlardan sonra, havaların yumuşamaya başladığı ilkbaharın başlangıcı sayılan günlere rastlamaktadır. Esas itibariyle fidan dikim dönemi, sonbaharda ağaçlar yapraklarını döktükten itibaren başlayarak, tomurcuklar patlayıncaya kadar devam eder. İklim elverişli ise fidanın sonbaharda dikilerek ilkbaharda vegetasyonun başladığı döneme yerine adapte olmuş vaziyette girmesi en uygun durumdur.

Fidan dikilecek çukurlar sonbaharda yağışlardan önce açılarak toprağın tavlanması ve havalanması sağlanmalıdır. Fidan dikilecek yerler 60 x 60 cm genişlik ve derinlikte açılmalıdır. Daha yüksek seviyede bitki besin elementi ihtiva eden üstten çıkan toprağın, üzerinden bir yıl geçmiş yanmış çiftlik gübresi ile karıştırılarak fidan çukurunun tabanına, alttan çıkan toprağın ise çukurun üst kısmına konulmasına dikkat edilmelidir.

Fidan dikilirken aşı yerinin ve kök boğazının toprak seviyesinden yukarıda kalmasına çok dikkat edilmeli, dikimden sonra çukurun etrafında çanak oluşturularak fidan için gerekli suyun alınmasına yardımcı olunmalıdır.

Kuşburnu fidanları dikim esnasında hereğe gerek duymazlar.

Fidanların dikiminden sonra toprak iyice sıkıştırılarak hemen can suyu verilmelidir.

Meyve tutumunun artırılması için kapama kuşburnu bahçelerinin değişik türler ile kurulması tavsiye edilmektedir.

6. VERİM
Birim alandan yüksek verim alınması seçilen tiplerin meyve irilikleri yanında, bol çiçek ve meyve oluşturmasına bağlıdır. R. canina’dan geliştirilen kültür çeşitlerinde meyve ağırlığının 8-10 g arasında olduğu belirtilmektedir. Yabani olarak gelişen kuşburnu meyvelerinde ağırlığın 1,31-3,12g arasında değiştiği bildirilmiştir.

Doğal olarak yetişen kuşburnu bitkilerinden bitki başına ne kadar meyve alınabileceğine dair sağlıklı bir bilgiye rastlanmıştır.

Kültüre alınmış tiplerin verimi ile ilgili araştırma sonuçları da farklılıklar göstermektedir.

Verim ile ilgili yapılan bir çalışmada dekara verim 520-1000 kg (Simenak, 1982; Kühn,1992), diğer bir çalışmada dekara 160 bitki bulunduğunda dekara verim 270-425 kg (Berger, 1992) arasında ölçülmüştür.

Çalı başına verim ile ilgili olarak yapılan bir araştırmada çalı başına verim 2-8 kg (Nitransky, 1974), diğer bir çalışmada 1.7-2.6 kg (Berger, 1992) arasında bulunmuştur.

Aşılı kuşburnu fidanları ile oluşturduğumuz anaçlık parselinde üç yaşlı fidanlarda yaptığımız ölçümde ise çalı başına verim 1.2-2.1 kg olarak tesbit edilmiştir.

7. YILLIK BAKIM İŞLEMLERİ
7.1. Toprak İşleme

Bahçe toprakları çok değişik amaçlarla işlenir. Genel olarak;

a) Bitkilerin su ve gıda maddelerine ortak olan yabani otları öldürmek,

b) Çeşitli gübrelerin toprağa karışmasını sağlamak,

c) Toprak verimliliğini artıran mikroorganizmaların faaliyetini artırmak,

d) Kök bölgesinin solunumunu, topraktaki besin maddelerinin çözünürlüğünü ve toprağın havalanmasını temin etmek,

e) Yağmur, kar sularının toprak tarafından emilimini kolaylaştırmak, kurak yerlerde ve meyilli arazilerde su kaybını en aza indirmek,

f) Toprakta kışlayan haşerileri yok etmek, şeklinde özetlenebilir.

Kuşburnu bahçelerinin sonbaharda toprak tavında iken iklim bölgesinin durumuna göre Ekim-Kasım ayları içerisinde var ise traktörle 15-20 cm derinlikte pullukla işlenmesi yoksa bel ile bellenerek alt üst edilmesi çok faydalıdır. Bu şekilde işlenmiş olan bahçelerde yağan yağmur ve kar suları, toprak tarafından çok iyi tutulduğundan, fidanların gelişimi ve meyve verimi artmaktadır.

Özellikle fidanın gelişme dönemlerinde sıra aralarının pullukla sürülerek, sıra üzerilerinin çapalanarak yabancı otlardan arındırılması fidanın sürgün verimini teşvik eder.

7.2. Sulama

Kuşburnu bitkisinde kök gelişimi çok iyidir. Kazık kökler çok derinlere kadar ulaştığından kuraklığa çok dayanıklıdır.

Sulama olanaklarının uygun olduğu yerlerde, özellikle fidanların ilk bir kaç yılında yağmursuz geçen vegetasyon dönemlerinde toprağın durumuna bakılarak 20-25 günde bir defa olmak üzere 4-5 defa sulama yapılması çok faydalı olacaktır.

Yağışsız geçen dönemlerde, uygun zamanlarda yapılan sulamalar bitki gelişimini ve meyve verimini olumlu yönde teşvik etmektedir.

7.3. Gübreleme

Uygun gübreleme, yeni sürgünlerin meydana gelmesini, bitki boyunu, meyve iriliğini ve ağırlığını, çalı başına verimi ve meyve eti oranını önemli ölçüde artırmaktadır.

Gübre uygulamasında hektara 40-45 kg N, 30-50 kg P205 ve 80 kg K20 veya hektara 250 kg

1,5: 1: 2,5 oranında kompoze gübre verilmektedir.

Tavsiye edilen gübre uygulaması ile çalı başına 4.66 kg olan verimin 7.58 kg’a yükseldiği tespit edilmiştir.

7.4. Budama

Kuşburnu bitkisi düzenli ve fazla budamaya ihtiyaç duymaz. Özellikle ocak şeklindeki bitkide dal seyreltme şeklinde hafif bir budama verim ve kaliteyi artırmaktadır.

R. multiflora üzerine aşılı kuşburnu fidanlarında tek bir gövde üzerinde aşı yerinden dallanmalar meydana geldiğinden bitkinin budama ile kontrol altına alınması ve istenen şeklin verilebilmesi mümkündür.

Aşılı kuşburnu fidanları ile oluşturduğumuz anaç parselinde yaptığımız budamalar ile bitkinin meyve veren dallarının güneşten daha çok istifade edebilmesi, hasadının kolay olması için yan dallanmalar kontrol altına alınmıştır.

Özellikle R. canina gibi türlerde 2 yaşlı dallarda meyve oluşumunun söz konusu olduğu unutulmamalıdır. Budama sırasında yeni sürgünleri teşvik etmek amacıyla yaşlı dallar dış kısma bakan gözlerin üzerinden uygun şekilde budanmalı, dalların birbiri üzerine gelerek güneşlenme ve hasadı zorlaştırmasına müsaade edilmemelidir.

Nadiren de olsa aşı gözünün altında anaçta oluşan sürgünler kesilerek yok edilmelidir.

7.5. Hasat

Kuşburnu meyvelerinin hasadında özellikle vitamin C içeriğinin en yüksek olduğu dönemler gözlenmelidir. Meyveler en yüksek C vitamini oranına fizyolojik olgunlukta ulaşmakta ve bu zaman genel olarak Eylül-Ekim aylarına denk düşmektedir. Bazı Rosa türlerinde ise fizyolojik olgunluk Temmuz-Ağustos aylarında olmaktadır. Olgunlaşma bakımından Rosa canina türü içinde de bir varyasyon mevcuttur.

R. rugosa türüne ait meyveler Ağustos sonunda toplandığında 1000 mg/100 g C vitamini içerirken, Ekim ayında toplandığında 47 mg/100 g C vitamini içermektedir.

R. tomantosa türüne ait meyveler Ağustos ayında toplandığında 950 mg/100 g, Ekim ayında toplandığında ise 279 mg/100 g C vitamini içermektedir.

Kuşburnu meyvelerinin olgunlaşması için geçen süre türlere göre değiştiği gibi aynı tür içindeki tiplerde de değişiklikler göstermektedir.

Tokat yöresinden selekte edilen 95/22 nolu tipin meyvelerinin fizyolojik olgunluğa erişmesi Ağustos ayı sonunda olurken, 95/9 nolu tipin meyveleri Eylül ayı sonunda fizyolojik olgunluğa erişmiştir.

Özellikle hasat ve işlemede kolaylık sağlamak açısından farklı olum zamanlarına sahip kuşburnu tiplerinin selekte edilerek çoğaltılması da ıslah çalışmalarında çok önemli bir yere sahiptir.

7.6. Zirai Mücadele

Hastalık ve Zararlı
Mücadele Zamanı
Mücadele Yöntemi ve Kullanılan İlaçlar

- Külleme
-Yaprak ve tomurcuk teşekkülü ile başlayıp 5-6 günde bir 5-6 defa ilaçlanır.
1- Kükürt(Toz ve sıvı halde)uygulanır.

2- Benlate Fungucide, Nimrod Anvil, Morestan WP 25, Karathane LC

- Gül filiz Arısı
- Budama esnasında

- Bitkilerde %5 zarar görüldüğünde I. İlaçlama, 15-20 gün sonra II. İlaçlama
1- Dallar kesilerek yakılır.

2- Gushation M WP 25, Agragathion 25 WP, Folidol MEC 360, Fosforin M, Karthion M, Poligor, İzgor 40 EC

- Gül filiz burgusu
- Budama esnasında

- Mart sonu-Nisan ortasında %5 zarar görüldüğünde I. ilaçlama, 15 gün sonra II. İlaçlama
1- Dallar kesilerek yakılır.

2- Fosforin M, Karthion M, Poligor, Dimeton 40 EC, Lonnate 20

- Meyve Gal Arısı
- Ergin çıkışından önce
1- Toplanan galler yakılır.

-Kök Çürüklüğü

(Fusarium sp, Alternaria sp, Phomopsis sp.)
- Fidan yetiştirilirken

- Budamadan sonra toprak üstü aksama
1- Steril Materyaller kullanılmalı

2- Quadris, Daconil, Visclor, Speromil, Hektonil, Agrokonil,Korkonil


HASTALIK VE ZARARLILARLA İLGİLİ AYRINTILI BİLGİLERİN BU KONUDA GÖREVLİ YETKİLİ ELEMANLARDAN ÖĞRENİLMESİ VE ZİRAİ MÜCADELENİN BU ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRİLMESİ EN UYGUN YÖNTEM OLACAKTIR.

“ÇEŞİTLİ KULLANIM AMAÇLARINA UYGUN KUŞBURNU TİPLERİNİN ÇOĞALTILMASI” PROJESİ KAPSAMINDA

YAPILAN AŞILARIN TUTMA ORANLARI





AŞI TARİHİ AŞI ORTAMI
AŞI METODU
YILLARA GÖRE AŞI TUTMA ORANLARI
AŞI TUTMA ORANI SONUÇLARI (%)

1995
1996
1997
1998

A) SÜRGÜN GÖZ AŞOLARI

1. PERİYOT (10,20 OCAK)

2. PERİYOT (10,20,28 ŞUBAT)

3. PERİYOT (10,20,30 MART)

4. PERİYOT (10,20 NİSAN



B) DURGUN GÖZ AŞILARI

5. PERİYOT (20,30 TEMMUZ)

(10,20,30 AĞUSTOS)

5. PERİYOT (20,30 TEMMUZ)

(10,20,30 AĞUSTOS

6. PERİYOT (10,020,30 EYLÜL)

6. PERİYOT (10,020,30 EYLÜL)

7. PERİYOT (10,020 EKİM)


AŞI ODASI

AŞI ODASI

SERA

SERA





AÇIKTA



AÇIKTA



AÇIKTA

AÇIKTA

AÇIKTA


YONGALI

YONGALI

YONGALI

YONGALI





YONGALI



“ T ”



YONGALI

“ T ”

YONGALI


--

--

425/600 = 70,8

192/300 = 64,0





213/360 = 59,1



229/300 = 76,3



55/120 = 45,8

57/90 = 63,3

65/90 = 55,5


112/120 = 93,3

149/150 = 99,3

95/120 = 79,1

63/150 = 42,0





78/150 = 52,0



142/150 = 94,6



49/90 = 54,4

64/90 = 71,1

50/90 = 55,5


60/60 = 100,0

88/90 = 97,7

61/90 = 67,7

51/80 = 85,0





88/150 = 58,6



147/180 = 81,6



78/90 = 86,6

69/90 = 76,6

83/120 = 69,1


57/60 = 95,0

233/240 = 97,0

102/120 = 85,0

53/60 = 88,3





91/150 = 60,6



122/150 = 81,3



70/90 = 77,7

77/90 = 85,5

39/60 = 65,0


229/240 = 95,4

440/480 = 97,9

693/930 = 74,5 (1791/2220 = 78,87)

359/570 = 62,9





470/810 = 58,0



640/780 = 82,0



252/390 = 64,6

267/360 = 74,1

237/420 = 56,4




HA
Metin YAPICI
Ziraat MühendisiZIRLAYAN:


KAYNAKLAR
1. ANONİM, 1990. Bitki Koruma El Kitabı. T.C. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı, Tarım İl Müdürlüğü Yayınları No:6, İzmir.

2. ARSLAN, N., B. GÜRBÜZ ve A.GÜMÜŞCÜ.1996. Kuşburnunun Kültüre Alınması ve Islahının Temel İlkeleri. Kuşburnu Sempozyumu Bildiriler Kitabı, l49-156.

3. GÜLERYÜZ, M. ve S. ERÇİŞLİ. 1996. Kuşburnu Yetiştiriciliği. Kuşburnu Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 103-117

4. KOCAMAZ, C ve A. KARAKOÇ., 1994. Çeşitli Kullanım Amaçlarına uygun Kuşburnu Seleksiyonu (Sonuç Raporu), Meyvecilik Üretme İstasyonu Müdürlüğü., Tokat.

5. ÖZBEK, H., Ş. GÜÇLÜ ve G. TOZLU. 1996. Erzurum, Erzincan, Bayburt ve Artvin İllerinde Kuşburnu Bitkisinde Zararlı olan Arthropoda Türleri. Kuşburnu Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 219-230.

6. SARIBAŞ, M.1996. Batı Karadeniz (Euxine) Bölgesinde Doğal Yayılış Yapan Rosa Canina L. (Kuşburnu) nın Bazı Morfolojik Palinolojik ve Tohum Özellikleri. Kuşburnu Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 65-74.

7. TİPİ, E., 1996. Kuşburnu Fidan Üretim Teknikleri ve Üretim Hedefleri. Kuşburnu Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 127-133.

8. YAMANKARADENİZ, R., 1982. Erzurum Yöresinde Doğal olarak Yetişen Kuşburnunun Bileşimi ve Değerlendirme Olanakları Üzerinde Araştırmalar (Doletora Tezi), Atatürk Üniv.Fen Bilimleri Enst., Erzurum.

9. YAPICI, M., 2000. Çeşitli Kullanım Amaçlarına Uygun Kuşburnu Tiplerinin Çoğaltılması, (Sonuç Raporu), Meyvecilik Üretme İst. Müd., Tokat.

---KİMYON

KİMYON ZİRAATI

1-KİMYONUN EKONOMİK DURUMU : Kimyon, kokusundan faydalanılan baharat bitkisidir. Son yıllarda yurt içinde ve yurt dışında sucuk imalinde, ilaç sanayinde ve boya sanayinde kullanılmaktadır. Türkiye'den A.B.D' ne Avrupa, Orta Doğuda, Arap ve Körfez ülkelerine devamlı ihraç edilmektedir.

2-KİMYONUN BİTKİSEL DURUMU : Kimyon tohumu 4-5 mm uzunluğunda, açık kahverengi renkte küçüktür. Kimyon bitkisi 35-40 cm boyunda ( mercimek bitkisi ) gibi dallanan ince uzun üzerinde küçük yaprak, bulunan hafif bir bitkidir. Genellikle Orta Anadolu da erken ilkbaharda 15 şubat- 15 Mart tarihleri arasında mutlaka ekimi yapılmalıdır.

3-KİMYONUN İKLİMİ İSTEĞİ : Kimyon ziraatı genellikle Orta Anadolu Bölgesinde bilhassa Afyon, Ankara, Eskişehir, Konya, İlleri ile bunların çevresinde bulunan illerde yapılmaktadır.

Eskişehir yöresinde kimyon bitkisine (ZIRA) tabir edilmektedir. Bu sebeple kimyon bitkisi ilkbaharda erken ekim yapılacak yazları sıcak kışları soğuk olan Orta Anadolu bitkisidir.

4- KİMYONUN TOPRAK İSTEĞİ : Kimyon bitkisi hafif ve nazik bir bitki olduğundan genellikle ot getirmeyen yumuşak, kaymak bağlamayan hafif topraklarda iyi yetişir ve randımanlı olur.

Bilhassa hamdan yeni açılan topraklarda daha fazla randımanlı yetişir. Çorak, kepir, topraklarda yetişmekle beraber randıman alınabilmesi için yılın yağışlı geçmesi şarttır.

5- KİMYONUN GÜBRE İSTEĞİ: Kimyon ekimi yapılırken kimyon tohumu mutlaka fenni gübre ile ekilmelidir. Kimyon bitkisi fosforlu gübreye ihtiyacı olmakla beraber daha fazla azotlu gübreye ihtiyaç duyulmaktadır. Ekimi ile birlikte toprağa 10 kg % 18-46 DAP veya 10 kg % 15-45 Kompoze ve 10 kg % 20-20 Kompoze veya yalnız 10 kg % 26 lık A. Nitratla ekilebilir, Ekimden sonra kimyon toprak yüzünde görülünce dönüme 10-15 kg azotlu gübre serpildiği taktirde randıman alınır.

6- KİMYONUN TOPRAĞININ HAZIRLANMASI: Kimyon bitkisi genellikle Orta Anadolu'da münavebede hububattan sonra ekilir. Bu münasebetle hasadı yapılmış anız tarlalarının saplarının mutlaka yakılarak yağışlara müteakip mutlaka kimyon güzden soklu pullukla 18-20 cm derinliğinde aktarılmalıdır. Kimyon ekilecek tarla yağışlarını iyice alıp yumuşadıktan sonra erken ilkbaharda 15 Şubat 15 Mart arasında

a) Kazayağı ile ikilenerek erken çıkan otlar imha edilir.

b) Barana (tırmık ) çekilerek üçlenip ekilecek saha kısmen tesviye edilir. Tarla ekime hazır duruma getirilir.

7- KİMYONUN EKİMİ: Kimyon tohumu genellikle mibzerle sıraya ekilir. Serpme ekim daha ziyade dar arazilerde tatbik edilebilir. Kimyon tarlası arzu edilen şekilde hazırlandıktan sonra dekara 10 kg fenni gübre ile 1 kg tohum hesaplanarak gübre ile tohum iyice karıştırılır. Bu karışım mibzerlerin tohum sandığına konulur. Kombine mibzeri ile tohum sandığı ayarı 10-12 dereceye getirildiğine dekara 10 kg gübre 1 kg tohum en idealdir. Tohumlar genellikle 2-3 cm derinliğe ekilmelidir. Daha derine giderse katiyetle çıkmaz. Bunun için Kimyon ekilecek tarlanın toprak hazırlığının iyi yapılarak ekimde tohumunun derine gitmesi önlenmelidir. Kimyon bilhassa tavsiye edilmiş kısmen sıkıştırılmış topraktan 30-40 gün içinde toprak yüzüne çıkar.

8- KİMYON BAKIMI VE YABANCI OT İLAÇLAMASI : Kimyon ekildikten sonra genellikle 30-40 gün içinde toprak yüzüne çıkar. Kimyon ot getirmeyen veya az ot getiren tarlaya ekilebilir.

Kimyonla birlikte yabancı otlarda kimyon tarlası içinde büyümeye başlarlar, Nisan ortalarından sonra kimyon üst azotlu gübreden atıldıktan sonra 1-15 Mayıs arasında yabancı otların,

a) Elle yolmalıdır.

b) Veya kimyon yabancı otunu imha eden AFALON ilacı ile hububat tarlalarında yapılan yabancı ot ilaçlaması gibi beher dekara 150-200 gr arası bir ilaç ile 20 litre su düşecek şekilde yabancı ot ilaçlaması yapılmaktadır. Çiçek zamanı yapılacak yabancı ot ilaçlaması kimyonun verimini çok düşürmektedir.

9-KİMYONUN HASAT VE HARMANI: Kimyon mahsülü genellikle Haziran ayı içinde çiçeklenerek Haziran sonrası Temmuz başlarında rengi yeşilden mat kahverengi rengi alınca hasadın mutlaka yapılması lazımdır.

Bin işçi günde yarım dekar ile 1 dekar arası yolma yapabilir. Yapılan demetler tarlaya batör ayarı düzenlenmiş ve rüzgarlıkları kısmen yapılmış biçer döver yürütülerek önüne atmak suretiyle hasat ve harman yapılır. Kimyon harman yerinde sopalarla dövülerek veya dövenle sürülerek harmanı yapılmakta beraber harmanı güçtür.

10-KİMYONUN VERİMİ: Kimyon genellikle iyi ekimi yapılmış iyi gübrelenmiş iyi ot alınmış kuvvetli tarlalardan ortalama beher dekara 50-80 kg arasında verim yapar. Zayıf şartlarda bu verim 20-30 kiloya düşebilir. Yüksek verim almak için az sahaya yapıp iyi emek verip birim sahadan yüksek verim almak esastır.

---ELMA YETİŞTİRİCİLİGİ

ELMA YETİŞTİRİCİLİĞİ
[Giriş] [Elmanın Ekolojik İstekleri] [Elma Anaçları] [Elmanın Döllenme Biyolojisi] [Elma Çeşitleri] [Elma Bahçesi Tesisi] [Elma Bahçelerinde Yıllık Bakım İşleri] [Yararlanılan Kaynaklar]

l. GİRİŞ

Kültür elması (Malus communis Lam.) yetiştiriciliği ülkemiz genelinde yapılmaktadır, fakat en uygun kültür merkezleri yabanisinin yayılma alanlarına paralel olarak Kuzey Anadolu’da bulunmaktadır. Kuzey Anadolu, Karadeniz Kıyı Bölgesi ile İç Anadolu ve Doğu Anadolu yaylaları arasında ki geçit bölgeleri ve son yıllarda Güneyde Göller Bölgesi elmanın önemli yetiştiricilik alanlarını oluşturmaktadır.

Dünyada elma üretiminde Türkiye; Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’dan sonra dördüncü sırayı almaktadır. Türkiye’de 1988 yılında toplam elma ağacı sayısı 39 780 000 adet ve üretim 1 950 000 ton iken; 1998 yılında ağaç sayısı 38.000.000 adet ve üretim 2 450 000 ton’ a ulaşmıştır. Ayrıca ortalama ağaç verimi 1988 yılında 62.5 Kg iken 1998 yılında 64.5 Kg ‘a yükselmiştir.

2. ELMANIN EKOLOJİK İSTEKLERİ

2.1. İklim İstekleri

Elma ılıman, özellikle soğuk ılıman iklim meyvesidir. Genellikle dünyada 30°-50° enlemlerde yetişmektedir. Türkiye’de Ege Bölgesi’nde 500 metre . Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sıcak ve kurak yerlerindeki 800 metreden daha yukarı yerlerde yetişmektedir. Yüksek ışık yoğunluğu elmada çok iyi renk oluşumunu sağlar. Elma ağacı düşük sıcaklıkların olduğu sert kışlara dayanıklıdır. Kış dinlenmesi sırasında odun kısımları -35°C ile –40°C’ a, açmış çiçekler –2.2°C ile –2.3°C ve küçük meyveler ise –1.1°C ile –2.2°C’a dayanırlar

Elma kış dinlenmesine en fazla ihtiyaç duyan meyve türüdür. Yapılan denemelerde elmaların soğuklama ihtiyacını karşılayabilmesi için + 7.2°C’nin altında çeşitlere bağlı olarak 2322-3648 saat kalması gerekir. 0°C!nin altında ise 1081-2094 saat soğuklamaya ihtiyacı vardır. Yetersiz soğuklama sonucu çiçeklerin bir kısmı ölür, geriye kalan çiçeklerin açılması da normale göre hem daha geç, hem de düzensiz olur. Böylece geç açan çiçekler döllenme yetersizliği nedeni ile dökülür. Soğuklamasını giderememiş elma ağaçlarında yaprak gözleri sürmez ve ağaç çıplak kalır. Elma yüksek yaz sıcağından da hoşlanmaz. Sıcaklık 40°C’nin üzerine çıktığı zaman büyüme durur, daha yüksek sıcaklıklarda ise zararlanma görülmeye başlar.

2.2. Toprak İstekleri

Elma genellikle bir çok toprak tiplerinde başarılı sonuç verir. Bahçe kurulacak yerin alt toprak yapısı önemlidir. Alt toprak, bitki kökleri hiçbir zaman su içinde kalmayacak ve köklerin yayılmasını kolaylaştıracak şekilde drene edilmelidir. Sert ve suyu tutan alt toprak gelişmeye engel olur, ağacın büyümesini ve ömrünü olumsuz yönde etkiler. En iyisi alt toprağın çakıllı-tınlı olmasıdır. Toprak derinliğinin 2 metre veya daha fazla olması istenir. Elma yetiştiriciliği için en iyi topraklar optimal olarak 6.0-6.5 pH ve içerisinde normal kireci ve yeteri kadar humus ve nemi bulunan tınlı, tınlı-kumlu veya kumlu-tınlı geçirgen topraklardır.

3. ELMA ANAÇLARI

3.1. Tohum anaçları (Generatif anaçlar)

Bu anaçlar tohumla üretilir. Yabani elmaların tohumundan elde edilen bitkilere “çöğür”, kültür çeşitlerinin tohumdan elde edilenlere ise “yoz”denir.

Elma anacı olarak her ikisi de kullanılır. Her iki anacın üzerlerine aşılı çeşitlerin meyveye yatma zamanları, ağaçların ömürleri, meyve kalitesi üzerine etkileri açısından aralarında önemli bir fark yoktur. Yani çöğürlerle yozlar birbirlerine benzerler. Her iki anaçta kuvvetli gelişirler, bunlara aşılı çeşitler geç meyveye yatarlar, ağaçlar uzun ömürlü olur ve bol ürün verirler.

Elma tohum anaçları (Malus sylvestris Mill) ülkemiz elma yetiştiriciliğinde geleneksel olarak kullanılan bir anaçtır. Yabani olarak yetişen elma tohumlarından elde edilir. Bu anaç üzerine Starking Delicious, Golden Delicious, Granny Smith gibi kuvvetli gelişen çeşitler aşılandıkları zaman 5.5- 6.0 m.’ye kadar boy yapan kuvvetli ağaçlar oluştururlar ve “standart” gelişen ağaçlar olarak tanımlanırlar.

Böyle ağaçların verime yatmaları 5-6 yıl alır, 12-15 yaşında tam verime geçerler ve 25-30 yaşlardan sonra ekonomik anlamda verimden düşmeye başlarlar. Bu ağaçlardan, 1 dekar bahçeye toprağın verimliliğine göre 15-25 adet ağaç gerekir. Bu ağaçlarda budama, ilaçlama, meyve seyreltmesi gibi kültürel uygulamalarla hasat işleri çok güçleşmektedir.

Yabani tohum anaçları (çöğür) üzerine Starkrimson Delicious, Starkspur Golden Delicious gibi yarı bodur gelişen (spur tipi) çeşitlerde aşılanabilir. Hatta yarı bodur elma çeşitleri en başarılı sonucu tohum anaçları üzerine aşılandıkları zaman vermektedirler. Bu durumda, çeşitten dolayı %30-35’e varan bir bodurlaşma etkisi elde edilmektedir.

Elde edilen tohumlar yetiştirme şartlarının elverişli olduğu bölgelerde (Ege bölgesi gibi) sonbaharda genelde direkt aşı parsellerine ekilir ve takip eden yaz periyodunda gelişen çöğürler aşılanırlar. Şartların elverişli olmadığı yerlerde tohum tavasına ekilen tohumlardan bir yıl sonra elde edilen çöğürler aynı yıl sonbaharda aşı parsellerine şaşırtılırlar. Şaşırtmayı takip eden yaz periyodunda da çöğürler aşılanırlar.

Elma çöğürleri ya ilkbaharda sürgün göz aşısı yada yaz sonunda durgun göz aşısı ile aşılanırlar. Yurdumuzdaki fidanlıklarda (Meyvecilik Üretme İstasyonlarında) genellikle durgun T (Kalkan) göz aşısı tatbik edilir ve tatbik zamanı da Temmuz ayının ilk haftasında başlar, anaç ve kalem kabuk verene kadar devam eder.

3.2. Klon Anaçları (Vegetatif Anaçlar)

Memleketimizde son yıllarda budama, ilaçlama, seyreltme, hasat ve diğer bahçe işlerinde kullanılan işçi ücretlerinin yüksek olması, yetiştiricileri modern meyveciliğin gereklerine uymaya zorlamaktadır.

Modern meyvecilikte, sadece aşılanacak çeşidin (kalemin) değil, anacın da standart vasıfta olması arzu edilir. Bu gün vegetatif yollarla elde edilen klon anaçları modern meyvecilikte arzulanan anaç-kalem (çeşit) standardizasyonunu sağlamış yani bir örnek bahçe kurma imkan dahiline girmiştir. Vegetatif olarak üretilen elma klon anaçları çok bodurdan çok kuvvetliye kadar değişmektedir. Bunlar 1912 yılında İngiltere’de East Malling Araştırma İstasyonu’nda toplanan anaçlardan seçilmiştir. Daha sonra 1928 yılında pamuklu bite dayanıklı MM (Malling Merton) serisi, en son olarak ta Long Aston Araştırma İstasyonu ile ortaklaşa virüsten ari olan EMLA serisi geliştirilmiştir.

Elma klon anaçları “Stool Bed Layering” adı verilen ve Türkiye’de ilk defa 1986 yılında Tokat Meyvecilik Üretme İstasyonu Müdürlüğü’nde tesis edilen bir daldırma sistemi ile kolaylıkla çoğaltılmaktadır.

Söz konusu klon anaçları gelişme kuvvetlerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır;

Çok Bodur M 8, M 9, M 27

Bodur M 26

Yarı Bodur M 7, MM 106

Kuvvetli M 2, MM 104, MM 111

Çok Kuvvetli M 16, M 25, MM 109, yerel ve geleneksel tohum (Çöğür) anaçları

Bu anaçlardan bugün meyvecilikte en çok kullanılanları M 9, MM 106 ve MM 111’ dir.

Şimdi kısaca bu anaçları tanıyalım;

M 9 : Çok bodur anaçlar içerisinde bu gün dünyada en çok kullanılanı M 9 anacıdır. Verimli topraklarda daha iyi gelişirler. Dikimden itibaren ömrü boyunca desteğe ihtiyaç gösterirler. Dikim hemen ertesi yılı meyve vermeye başlar ve en iyi şartlarda bile boyu 270 cm’yi geçmez. Çöğürlerin % 20-40’ı kadar gelişirler.

M 9 boğaz çürüklüğüne (Phytophytora spp) dayanıklı fakat ateş yanıklığı (erwina amylovora) ve pamuklu bite (Eriosoma Lanigerum) hassastır.

M 9 anacı “Stool Bed Layering” veya tepe daldırması ile çoğaltılır.

M 9 anacına aşılı çeşitler “ince iğ şekli” (Slender Spindle) terbiye sistemine göre şekillendirilir ve budanırlar.

M 9 anacına aşılı çeşitlerle kurulan bahçelerde uygulanacak dikim aralıkları toprak verimliliğine göre (1,5 m x 3,5 m) veya (2,0 m x 3,5 m) olmalıdır.

M 9 anacı üzerine kesinlikle Starkrimson Delicious veya Starkspur Golden Delicious gibi yarı bodur gelişen çeşitler aşılanmamalı, Starking Delicious, Golden Delicious ve Granny Smith gibi kuvvetli gelişen (standart) çeşitlerin aşılanmasıyla elde edilen fidanlarla bahçe tesis edilmelidir.

M 9 anacı aşılı çeşitlerin ekonomik ömürleri 15-20 yıldır. Verimli topraklarda ağaç başına 60-70 kg’ a kadar meyve verirler ki; bu da dekardan ortalama 7 ton ürün demektir. Dekara düşen ağaç sayısı olarak en az 80-100 adet, verimli topraklarda ise 140-150 ağaç hesaplanmalıdır.

MM 106 : Bugün dünyada ve yurdumuzda en çok tercih edilen bu anaç pamuklu bite (Eriosoma Lanigerum) dayanıklı, ancak kök boğazı çürüklüğüne (Phytophytora spp) hassastır. MM 106 anacı hem yarı bodur (Spur tipi) anaçlar hem de özellikle kuvvetli gelişen çeşitler için uygun bir anaçtır.

MM 106 üzerine yarı bodur çeşitler aşılandığında ilk 3 yıl meyve alınmayıp çiçeklerin koparılması gerekir.

MM 106 anacı kuvvetli gelişen tohum anaçlarının (çöğürlerin) % 50-60’ı kadar gelişir. Üzerine yarı bodur gelişen çeşitler aşılandığında ise ağaçlar hemen hemen M 9 üzerine aşılı kuvvetli gelişen çeşitler gibi küçük kalır. Bu bakımdan verilecek dikim aralıkları, üzerine aşılanan çeşide göre değişir. Kuvvetli gelişen çeşitler aşılandığında, toprağın kuvvetine göre (5 m x 3m) veya (6m x 3m), yarı bodur gelişen çeşitler aşılandığında ise (2,5m x 4.0m) veya (3 m x 4m) dikim aralıkları verilmesi uygundur.

Üzerine kuvvetli gelişen çeşitler aşılandığında değişik doruk dallı (modifiye lider), yarı bodur çeşitler aşılandığında ise çam şekli (bir lider ve çok sayıda yan dallı) terbiye sistemi tavsiye edilmektedir.

“Stool Bed Layering” ve “tepe daldırması” ile gayet kolay çoğaltılan bu anaç adi odun çeliği ile de % 70’in üzerinde köklendirilebilmektedir.

MM 111 : Bugün en rağbet gören ve tavsiye edilen bu anaç kuvvetli ve dik gelişir. MM 111 üzerine aşılı çeşitler yarı kuvvetli ağaçlar meydana getirirler ve kuvvetli büyüyen tohum anaçlarının (çöğürlerin) % 75-80’i kadar gelişirler. Gerek Starking Delicious, Golden Delicious ve Granny Smith gibi kuvvetli gelişen ve gerekse Starkrimson Delicious, Starkspur Golden Delicious ve Spur Granny Smith gibi yarıbodur gelişen çeşitlerle iyi performans gösterirler. Kuvvetli gelişen çeşitler aşılandığında verilecek dikim aralıkları (3.5m x 6.0m), spur çeşitler aşılandığında ise toprağın verimliliğine göre (3.0m x 4.5m) veya (3m x 5m) olmalıdır.

4. ELMANIN DÖLLENME BİYOLOJİSİ

Tek bir çeşit ile kurulmuş elma bahçelerinde bol çiçek görülmesine rağmen, meyve tutumunda ki yetersizliğin en büyük nedeni döllenme sorunudur. Elma çeşitleri genel olarak kendine kısırdırlar. Yani, kendi çiçek tozları ile döllenemezler. Mutlaka başka bir dölleyici çeşidin çiçek tozlarına ihtiyaçları vardır. Bu nedenle bahçe kurulurken iyi bir çeşit karışımı tertiplenmelidir. Çeşit karışımı yaparken, tercih edilen ana çeşidin dölleyici çeşidini (veya çeşitlerini) bilmek gerekir. Dölleyici çeşit tablosu aşağıda verilmiştir.

4.1. Döllenme Probleminin Çözümünde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

- Elma bahçesi, tozlanma döllenme bakımından en elverişli bir plana göre kurulmalıdır. Dölleyici çeşidin esas çeşide oranı % 10-15 olmalıdır. Bu orana göre, dikimde her yüz fidandan 10-15 adedi dölleyici çeşitten, 85-90 adedi ise esas çeşitten oluşmalıdır. Dölleyici çeşitler ana çeşitten 12-15 metreden daha uzakta olmamalıdır.

- Seçilecek çeşitler arasında periyodiste bakımından bir uyuşmazlık olmamalıdır. Periyodiste, ağaçların bir yıl meyve verip, müteakip yıl dinlenmeleri demektir. Dölleyici olarak seçtiğimiz çeşit böyle bir karakterde ise bu çeşidin dinlenme yılında döllenme olmaz. Mesela Amasya Elması mutlak peryodiste gösteren bir çeşittir. Red Delicious ve Golden Delicious ise bir yıl çok, bir yıl orta derecede meyve verirler. Jonathan ve Rome Beauty çeşitleri ise her yıl düzenli meyve verme karakterindedirler.

- Seçilecek çeşitler arasında çiçek açma tarihlerinde önemli bir farklılık olmamalıdır. Yukarıda ki çeşitler içerisnde, Red Delicious, Golden Delicious ve Jonathan aynı tarihlerde çiçek açmasına mukabil, Rome Beauty bu üç çeşitten daha sonra çiçek açar. Bu nedenle Rome Beauty çeşidi bu üç çeşit için uygun dölleyici olamaz.

- Elmalarda ki yabancı döllenmeyi % 90 arılar yapar. Genç elma bahçeleri için gerekli arı miktarı her dört dekar için bir kovan veya her 30-40 dekar için 15 000 – 20 000 arıdır. Tam verime geçmiş ağaçlar için bu miktar 3-4 katına çıkarılmalıdır. Çiçek zamanı arı çalışması ve tozlanmanın sağlanabilmesi için bahçeler ilaçlanmamalıdır.

Çizelge 1.Bazı elma çeşitlerinin dölleyicileri

Ana Çeşitler
Dölleyici Çeşitler
Ana Çeşitler
Dölleyici Çeşitler

Golden Delicious
Red Delicious

Jonathan

Starkrimson Delicious

Starking Delicious

Winesap
Granny Smith
Golden Delicious

Red Delicious

Starking Delicious
Golden Delicious

Jonathan
Black Stayman Improved 201
Golden Delicious

Starking Delicious

Jonathan

Rome Beauty

Starkrimson Delicious
Starkspur Golden Delicious

Golden Delicious

Stark Earlyeast
Amasya
Starking Delicious

Golden Delicious

Granny Smith

Beacon

Starkspur Golden Delicious
Starkrimson Delicious

Starking Delicious

Jonathan
Stark Earlyeast
Golden Delicious

Jonathan

Mc. Intosh

Delicious

Jonathan
Golden Delicious

Grimes Golden

Mc. Intosh

Cox Orange Pippin

Reinne des Renette
Mc. Intosh
Cortland

Delicious

Jonathan

Staymared
Golden Delicious

Rome Beauty

Imparature

Delicious
Sarı İngiliz (hüryemez)
Starking Delicious

Golden Delicious

Jonathan

Mutsu
Red Delicious

Starking Delicious

Granny Smith

Beacon
Red Delicious
Golden Delicious

Jonathan

Mc. Intosh

Rome Beauty

Beacon
Granny Smith

Black Stayman Improved 201
Stayman Winesap
Golden Delicious

Jonathan

Starking Delicious

Mc. Intosh


5. ELMA ÇEŞİTLERİ
Bugün dünyadaki elma çeşitlerinin sayısı 6 500’ü aşmakta olup, Türkiye’de ise bu sayı 460’ı bulmaktadır. Bunlar arasında kalite, verim yönünden yüksek ve ticari anlamda yetiştiriciliği yapılanların sayısı çok azdır.

Elma çeşitleri yetiştircilik alanlarında yüzyılların doğal seleksiyonu, tesadüf çöğürlerin ve kendiliğinden olan mutasyonlarla meydana gelmişlerdir. Bugünkü modern elma yetiştiriciliğinde ise, melezleme ıslahı yolu ile kalite ve verim yönünden çok üstün çeşitler elde edilmiştir.

Meyvecilikte kullanılan gerek anaç ve gerekse çeşidin gelişme kuvveti azaldıkça bir başka deyişle ağaç bodurlaştıkça yoğun (sık dikim) meyveciliğe doğru adım atılmış olur. Yoğun meyvecilikte is birim alanda daha fazla sayıda ağaç kullanıldığı için daha yüksek verim elde edilir. Bodur ağaçlardan kurulmuş meyve bahçelerinden erken yaşta ürün alınır. İş gücü ve yapılan masraflar azalır, kültür ve bakım uygulamaları kolaylaşır ve daha kaliteli meyve üretimi mümkün olur. Bodur elma ağaçları ise ya zayıf anaçlar kullanarak yada yarı bodur gelişen “spur” tipi çeşitler kullanmak sureti ile elde edilebilmektedir. Türkiye’de Starking Delicious ve Golden Delicious’un spur mutantları olan Starkrimson Delicious ve Starkspur Golden Delicious geniş ölçüde yetiştirilmektedir.

Spur tipi elmalar, gelişme özelliklerinden dolayı bakım işlerini kolaylaştırmaktadır. Özellikle zayıf gelişmeleri ve erken meyveye yatmaları nedeni ile yetiştiriciler tarafından çok ilgi görmektedir. Bunlar erken yaşta ve hemen dikimin ertesi yılı bile meyve verdiklerinden, kuruluş masrafları daha kısa zamanda karşılanmaktadır.

Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nde yapılan bir seri çalışmada dünyanın bilinen önemli bazı elma çeşitleri ile ülkemizde yetiştiriciliği yapılan elma çeşitleri denenmiş ve bunlardan en iyi sonuç verenler ümit var olarak seçilmişlerdir. Bunların üretim kuruluşlarında damızlıkları kurulmuş olup, ülke çapında yetiştiricilere dağıtımı yapılmıştır.

5.1. Spur (Yarı bodur) Elma Çeşitleri :

Yarı bodur çeşitlerin gelişmeleri ve yetiştirilmeleri diğerlerinden farklılık göstermektedir. Bu farklı özellikleri şöylece sıralayabiliriz;

Bu çeşitler;

1- Starking Delicious ve Golden Delicious’a göre daha küçük hacimli (2/3 ü kadar), daha dik ve toplu bir ağaç yapmaktadırlar.

2- Dalların en ucundaki tomurcuk ile onun hemen altındaki tomurcuk odun dalı yapar, diğer tomurcuklar meyve dalı şeklinde gelişir. Bu yüzden Spur çeşitler fazla dallanmazlar.

3- Boğum araları daha kısadır, bir başka ifadeyle Spur tipi elmalarda diğer standart tiplere göre aynı uzunluktaki bir dalda daha fazla boğum ve dolayısıyla daha fazla yaprak vardır.

4- Tepe tomurcuklarının gelişmesi daha zayıftır.

5- Yan dallar Lider dala göre daha kuvvetli gelişme eğilimindedir.

6- Odunları daha serttir.

7- Yapraklar daha yeşil ve daha kalın dokuludur.

8- Meyve tutum yüzdesi daha yüksektir. Meyvenin dalcığa bağlanması daha kuvvetlidir ve sonuçta da meyve dökümü daha azdır.

9- Ağacın gelişmesinde çiçek tomurcuklarının teşekkülü daha erkendir ve çiçek tomurcuklarının miktarı daha fazladır.

10- Ağaçlar daha erken yaşlarda meyveye yatar.

11- Meyveleri daha iri ve daha muntazamdır.

12- Olgulaşma zamanları 8-15 gün kadar geçtir.

Tohum anaçları (çöğürler) ve MM111 gibi kuvvetli anaçlar yanında MM106 gibi yarı bodur klon anaçlarına aşılanabilen spur çeşitler asla M9 gibi çok bodur anaçlara aşılanmamalıdır.

Spur çeşitler kuvvetli anaçlar üzerine aşılandıkları zaman verilecek en ekonomik dikim mesafesi ağaç başına hiçbir zaman 15-20 m²’ den fazla saha düşmeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Yani dikim mesafesi 5x3 m., 5x4 m veya 6x3 m olmalıdır.

Spur çeşitler MM106 gibi yarı bodur klon anaçlarına aşılandıkları zaman 2.5x4 m veya 3x4 m dikim aralıkları verilmesi uygundur.

Dünya elmacılığında önemli bir yer tutan ve Yurdumuzda da hızlı bir şekilde yayılan bu spur elma çeşitlerinin özelliklerini kısaca görelim;

STARKRİMSON DELİCİOUS

Orjini :ABD orjinli olup, Starking Delicious’un bir tomurcuk mutasyonu olarak 1952’de bulunmuştur.

Sinonimi : Bisbee Delicious

Ağaç Özellikleri : Ağacı orta kuvvette olup, yarı dik-dik gelişir, çok verimlidir.

Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, sıvama koyu kırmızı morumsu renkte, düzgün şekilli, çok iyi kalitelidir.

Hasat Olumu : Eylül ortasında toplanır.

Tozlayıcıları : Golden Delicious, Stark Spur Golden Delicious, Stark Earlyeast

Düşünceler : Bir ana ve çok sayıda yan dalı olan, noel çamına benzeyen bir terbiye şekli ister. Dikim aralığı tohum anacı kullanıldığında toprağın kuvvetine göre 5x3 m, 6x3 m veya en çok 5x4 m olabilir. Verimli toprak, kuvvetli anaç, dikkatli meyve seyreltmesi, daha çok gübre ve su, kuvvetli budama ister. Meyveler soğuk depoda Nisan ayına kadar saklanabilir. Elma yetiştirilen bütün bölgelere tavsiye edilir.

STARKSPUR GOLDEN DELİCİOUS

Orjini : ABD orjinli olup, Golden Delicious’un bir tomurcuk mutasyonu olarak 1959’da bulunmuştur.

Sinonimi : Golden Auvil Spur, Super Golden

Ağaç Özellikleri : Ağacı yarı bodur, dik, biraz açık gelişir ve çok verimlidir.

Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, altın sarısı renkte düzgün şekilli, çok iyi kalitelidir.

Hasat Olumu : Eylül’ün ikinci haftasında toplanır.

Tozlayıcıları : Starkrimson Delicious, Starking Delicious, Jonathan.

Düşünceler : Bir ana ve çok sayıda yan dalı olan, noel çamına benzeyen bir terbiye şekli ister. Dikim aralığı tohum anacı kullanıldığında toprağın kuvvetine göre 5x3 m, 6x3 m veya en çok 5x4 m olabilir. Verimli toprak, kuvvetli anaç, dikkatli meyve seyreltmesi, daha çok gübre ve su, kuvvetli budama ister. Meyveler soğuk depoda Mart ayına kadar saklanabilir. Elma yetiştirilen bütün bölgelere tavsiye edilir.

5.2. Diğer Elma Çeşitleri

STARKİNG DELİCİOUS

Orjini :ABD orjinli olup, Delicious’un bir tomurcuk mutasyonu olarak 1915’te bulunmuştur.

Sinonimi : Double Red Delicious, Extra Red Delicious, Starking.

Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvetli , yarı dik-dik gelişir. Her yıl düzenli ve bol ürün verir.

Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, koyu kırmızı renkte, çiçek tarafında beş çıkıntısı olup, uzunca şekilli, çok iri, kalitelidir..

Hasat Olumu : Eylül’ ün ikinci haftasında toplanır.

Tozlayıcıları : Golden Delicious, Jonathan.

Düşünceler : Meyveler soğuk depoda Nisan ayına kadar saklanabilir. Marmara, Karadeniz, Ege, Güney-Doğu Anadolu ve Göller Bölgesi İçin tavsiye edilir.

GOLDEN DELİCİOUS

Orjini :ABD orjinli olup, 1890’da bulunmuştur.

Sinonimi : Azany Delicious, Delicious Aurin, Prevuzhodna Stark Golden Delicious, Yellovw Delicious, Zılatna, Zolotoe Prevoshodnoe

Ağaç Özellikleri : Ağacı dik-yarı dik ve orta kuvvette gelişir, çok verimlidir.

Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, altın sarısı renkte, silindirik -konik şekilli ve çok iri, kalitelidir.

Hasat Olumu : Eylül’ ün ikinci haftasında toplanır.

Tozlayıcıları : Starking Delicious, Starkrimson Delicious, Jonathan ve Winesap.

Düşünceler : Bütün bölgelere tavsiye edilir. Dikkatli meyve seyreltmesi yapılırsa her yıl düzenli ve bol ürün verir. Meyveler soğuk depoda Mart ayına kadar saklanabilir.

GRANNY SMİTH

Orjini : Avustralya’dır

Sinonimi : Grant Giantan.

Ağaç Özellikleri : Ağacı zayıf-orta kuvvette, yarı dik-yayvan gelişir, heryıl ve bol ürün verir.

Meyve Özellikleri : Meyvesi orta iri-iri, yeşil zemin üzeri hafif donuk sarı renkli, kalitesi çok iyi olup, sert, çok sulu ve kendine özgü mayhoş bir tadı vardır...

Hasat Olumu : Eylül’ün son haftası toplanır.

Tozlayıcıları : Golden Delicious, Red Delicious,

Düşünceler : Meyveleri uygun şartlarda soğuk depolarda 9 ay süre ile saklanabilir. Geleneksel yerli elma çeşitlerimizden Hüryemez ve Demir Elmalarının yerini alma seyrini izlemektedir. Karadeniz ve Marmara Bölgesinde tavsiye edilir.

STARK EARLYEAST

Orjini : ABD orjinli olup, 1938’ de bulunmuştur.

Sinonimi : Sıcarlet Pimpernel, Stark’s Earlyeast, Stark’s Allerfrühester.

Ağaç Özellikleri : Ağacı zayıf-orta kuvvette, yarı dik hatta yayvan şekilde gelişir. Verimi yüksek değildir.

Meyve Özellikleri : Meyveleri genellikle küçük, yassı ve düzgün şekilli, meyve kabuğu ince, güneş gören kısmı kırmızıdır. Meyve eti beyaz, ekşimsi-tatlı olup kalitesi iyidir.

Hasat Olumu : Haziran sonu-Temmuz Başında toplanır.

Tozlayıcıları : Golden Delicious, Delicious, Jonathan ve Mc Intosh.

Düşünceler : Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerine tavsiye edilen yazlık bir çeşittir.

BEACON

Orjini : ABD orjinli olup, 1908’ de bulunmuştur.

Sinonimi : Early Delicious, Fenton, Miller Red.

Ağaç Özellikleri :Ağacı kuvvetli gelişir ve çok verimlidir.

Meyve Özellikleri : Meyveleri orta irilikte, yuvarlak ve yeknesaktır. Kabuk rengi koyu kırmızı, ince, meyve eti gevrek, sert, sulu, tatlı ve aromalıdır. İyi renk yapar. Taşımaya elverişli, çok iyi bir sofralık çeşittir. Meyvenin sapa bağlanma özelliğinin iyi olması nedeni ile renk alıncaya kadar meyve dalında bekletilebilir.

Hasat Olumu : Temmuz sonunda toplanır.

Tozlayıcıları : Granny Smith, Black Stayman Improved 201.

Düşünceler : Elma Yetiştirilen Bütün Bölgelere tavsiye edilen yazlık bir çeşittir.

BLACK STAYMAN IMPROVED 201

Orjini : ABD orjinli olup, 1926’da bulunmuştur.

Sinonimi : Double Red Stayman, Red Stayman 201, Stayman 66, Nured Stayman .

Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvetli, yarı dik gelişir. Verimi çok iyidir.

Meyve Özellikleri :Meyvesi orta irilikte, silindirik-konik şekilli, meyve kabuğu kalın pürüzsüzdür. Meyve eti yeşilimsi, yumuşak, hafif ekşimsi, sulu, tadı hoş, kalitesi çok iyidir. Çok güzel renklenir. .

Hasat Olumu : Ağustos Ayı sonunda toplanır.

Tozlayıcıları : Golden Delicious, Starking Delicious, Jonathan ve Rome Beauty.

Düşünceler : Elma yetiştirilen bütün bölgelere tavsiye edilir.

MUTSU

Orjini : Golden Delicious x Indo melezi olup, Japonya orjinlidir. 1930’da bulunmuştur.

Sinonimi : Crispim

Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvetli gelişir, yarı diktir.

Meyve Özellikleri : Pasa çok dayanıklı, sarı renkli ve Golden Delicious tipi bir elmadır. Meyvesi Golden Delicious’dan daha iri ve eti daha kaba dokuludur.

Hasat Olumu : Eylül Ayı başında toplanır.

Tozlayıcıları : Red Delicious, Starking Delicious, Granny Smith, Beacon.

Düşünceler : Çiçek tozları kısır olduğundan başka çeşitleri dölleyemez, bu sebeple Mutsu ile birlikte dikilmiş elma çeşitleri ile kurulu ticari bahçelerde, çiçek tozu kısırlığı göstermeyen 3. Bir çeşide gerek vardır. Özellikle Nispî nemin yüksek olduğu Karadeniz ve Marmara Bölgelerinde Golden Delicious’un yerine tavsiye edilir.

JONATHAN

Orjini : ABD orjinli olup, 1872’de bulunmuştur.

Sinonimi : Djonathan, Johnathan, King Philipp, Philp Rick, Ulster, Ulster Seedling, Pomme Jonathan.

Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvette ve çalımsı gelişir, yarı dik-yaygın şekillidir. Çok verimlidir.

Meyve Özellikleri : Meyveleri orta irilikte, yeşil zemin üzeri kırmızı ile yıkanmış olup, yuvarlakça şekilli, çok iyi kalitelidir.

Hasat Olumu : Eylül’ün ilk haftasında toplanır.

Tozlayıcıları : Golden Delicious, Delicious, Mc Intosh, Cox Orange Pippin, Grimes Golden, Reine des Renette.

Düşünceler : Marmara ve Ege Bölgelerine tavsiye edilir. Uzun süre soğukta muhafazası güçtür.

AMASYA ELMASI

Orjini : Anadolu’dur.

Sinonimi : Misket, Amasya Misketi.

Ağaç Özellikleri : Orta kuvvette büyür, Yayvan bir taç yapar. Uzun ömürlüdür.

Meyve Özellikleri : Meyvesi orta irilikte, Karın tarafı genişçe, kabuğu ince, sert, güneş gören yüzü koyu, diğer tarafları açık kırmızı ve yer yer yeşil zemin rengi görülmektedir. Meyve eti hafif yeşilimtırak-beyaz, tatlı, sulu, yeme olumunda gevrek ve kokuludur.

Hasat Olumu :Eylül Ayının ikinci haftasında toplanır.

Tozlayıcıları : Golden Delicious, Starking Delicious, Granny Smith, Beacon.

Düşünceler : Bir yıl çok meyve verir, bir yıl dinlenir. Bu hali ile mutlak periyodisite göstermektedir. Her ne kadar Yalova’da yapılan denemede bu nedenle elenmiş ise de Türkiye’nin hemen bütün bölgelerinde yaygın ve kitle halinde yetiştiriciliği yapıla gelmektedir. Ancak ELTEZ tarafından seleksiyon çalışması sonucu bulunan ve periyodisite göstermediği iddia edilen ve de kısaca Kaşel adı ile bilinen Amasya klonu kullanımı da yaygınlaşmıştır. Meyveleri iyi saklandığı sürece Mayıs Ayı’na kadar dayanabilir.

HÜRYEMEZ

Orjini : Anadolu’dur.

Sinonimi : Sarı İngiliz, Sarı Taraklı.

Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvetli gelişir, yarı dik-yayvan, orta derecede verimlidir.

Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, yeşil zemin üzerine sarı renkli, basık-yuvarlak şekilli ve iyi kalitelidir.

Hasat Olumu : Eylül Ayı’nın 3. haftasında toplanır.

Tozlayıcıları : Golden Delicious, Starking Delicious, Jonathan .

Düşünceler : Triploid bir çeşit olup, periyodisite gösterir. Soğuk deposunda uygun şartlarda Şubat’ a kadar saklanabilir. Her ne kadar Yalova şartlarında yapılan denemede özellikle verim yönünden çok üstün bulunmamış ise de İç Anadolu Bölgesi’nde yaygın olarak yetiştiriciliği yapılmaktadır.

6. ELMA BAHÇESİ TESİSİ

6.1. Dikim Zamanı

Elma fidanları kışın ılık geçen ve yağışlı olmayan bölgelerde sonbahardan (yaprak dökümünü müteakip) itibaren ağaçlarda fizyolojik faaliyet başlayana (ilkbahar) kadar dikilebilir. Kışı soğuk veya yağışlı geçen bölgelerde ise ilkbahar dikimi tercih edilmelidir.

6.2. Bahçe Yerinin Dikime Hazırlanması

Burada da en önemli husus, arazinin iyi bir şekilde sulanması için uygun bir toprak tesviyesi yapmaktır. Meyilli alanlarda bahçe kurarken setleme (teraslama) yapılması şarttır.

Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde, su tutan ağır (killi) topraklarda dikimden evvel drenaj problemi halledilmelidir.

Bahçe kurulacak yerin dikimden evvel bir defa derince ve sonradan bir veya iki defa da yüzlek işlenmesi doğru olur.

Sökülen bir elmalığın yerine yeniden elma dikimi için, aradan hiç değilse birkaç yıl geçmelidir. Çünkü toprak yorgunluğu denen olayı dikkate almak gerekir.

6.3. Dikilecek Elma Fidanlarında Aranılacak Özellikler

Elma bahçesi kurarken, sertifikalı, ismine doğru ve bir yaşlı fidanlar tercih edilmelidir.

Fidanlar sağlam, sıhhatli, kök sistemi, çapı ve boyu TSE standartlarına uygun olmalıdır. Alınan fidanlar derhal yerlerine dikilmelidir.

Dikimde mutlaka dikim budaması yapılmalı aşı noktası toprak yüzeyinden en az 10 cm yukarda olmalı, derin dikimden şiddetle kaçınılmalıdır.

6.4. Dikim Şekilleri

Kapama elma bahçeleri genellikle kare, dikdörtgen, üçgen, satranç ve meyilli arazide tesviye eğrileri üzerine dikme şeklinde (kontur) tesis edilir. Bu şekillerin herhangi birisinin seçilmesinde arazi şekli, ara ziraatı yapılıp yapılmaması, dikilmesi gereken fidan sayısı rol oynar. Genelde düz yerlerde (taban arazilerde) kare dikim uygulanmaktadır.

6.5. Dikim Aralıkları (Dikim Sıklığı)

Elma bahçelerinde ağaçlara verilecek mesafeler çeşide, kullanılan anaca, toprak durumuna ve iklime göre değişir.

Elma ağaçları nemli yerlerde iyice büyüdüklerinde taçları arasında hiç olmazsa bir metre aralık kalacak kadar seyrek dikmelidir ki, aradan bolca hava işlesin ve mantar hastalıkları daha az zarar yapsın. Halbuki sulanan kurak bölgelerde gerek hava, gerek toprak üstü nemini saklamak için ağaçların sık olması daha uygundur.

Ayrıca kuvvetli, besin maddelerince zengin topraklarda dikim mesafeleri daha fazla, zayıf topraklarda ise daha azdır.

Bir fidanı meydana getiren anaç ve çeşit (patron ve kalem) ikilisinin kuvvetine göre de dikim aralıkları değişiklik arz etmektedir.

Elma çeşitleri gelişme kuvvetlerine göre yüksek boylu standart çeşitler ve spur tipi (yarı bodur) çeşitler olmak üzere iki gruba ayrılırlar.

Bunlardan Golden Delicious, Starking Delicious, Granny Smith, Staymared, Amasya, Beacon, Hüryemez, Mutsu ve Jonathan gibi daha birçok elma çeşidi yüksek boylu standart çeşitler içerisinde, Starkrimson Delicious ve Starkspur Golden Delicious ise yarı bodur çeşitler içerisinde yer almaktadır.

Bilindiği üzere kullanılan anaçlar; “ çok bodurdan çok kuvvetliye” kadar değişen birçok gruba ayrılırlar.

İşte bu değişik kuvvetlerdeki anaç ve çeşitlerin birlikte meydana getirdikleri kombinasyonlara göre de dikim aralıkları farklılık arz etmektedir. Bu durum aşağıda ki Çizelge’ de gösterilmiştir.

Çizelge 2.Anaç ve Üzerine Aşılı Çeşitlere Göre Elmalarda Uygulanacak Dikim Aralıkları Ve Dekara Düşen Ağaç Sayıları



ANAÇ


Standart Kuvvetli Çeşitlerde (metre)


Spur (Yarı Bodur) Çeşitlerde (metre)


Dekara Düşen Ağaç Sayısı (Adet)




Kuvvetli Çeşitlerde
Spur Çeşitlerde

M27
(1.25 x 1 ) , (1 x 1)
-
800-1 000
-

M9
(3.5 x 2), (3.5 x 1.5 )
-
143- 190
-

MM106
(6 x 3), (5x 3 )
(4x3), (4x2.5)
55 – 66
83-100

MM111
(6x 3.5)
(5x3), (4.5x3)
47
66-74

Çöğür
(9 x9), ( 8x 8), (7x7), (6x6)
(5x4), (6x3),(5x3)
12- 28
50-65


7. ELMA BAHÇELERİNDE YILLIK BAKIM İŞLERİ

7.1. Toprak İşleme

Bahçe toprağının sürülüp, sürülmemesi konusunda değişik görüşler vardır. Toprak işlemesinin, özellikle, sathi köklü olan elma ağaçlarının kök ve saçak sistemini parçaladığı bir gerçektir. Batı dünyasında, elma bahçelerinde toprak işlemesi genellikle yapılmamaktadır. Ağacın taç iz düşümü altında kalan saha malçlanmakta, diğer kısımları da daimi çayır altında tutulmaktadır. Ancak, Avrupa’nın iklim şartları memleketimiz iklim şartlarından oldukça farklıdır. Orada ki sık yağmurlar nedeni ile hem bahçelerin su ihtiyacı karşılanmakta hem de bu daimi çayırlar yeşilliğini muhafaza etmekte aynı zamanda toprak yumuşaklığını da korumaktadır.

Memleketimizde, Karadeniz Bölgesi dışında kalan bölgelerde ilkbahar ve özellikle yaz şartları kuraktır. Uygulanan sulama teknikleri daimi çayır yetiştirmeye uygun değildir. Bu nedenle rakipsiz kalan yabani otlar bahçeyi adeta istila eder. Toprak yapısına bağlı olarak, toprak sertleşir ve saçak kökler havasız kalır. Böyle bahçelerde gelişme durur veya geriler. Bu nedenle, elma bahçelerinde toprak sürümüne karşı olmamak gerekir. Ancak pullukla derin işleme yapılmamalı, diskharrow ile kök sistemini parçalamayacak derinlikte işleme yeterlidir.

7.2. Sulama

elma ağaçları saçak kök sistemine sahip olduklarından dolayı diğer bir çok meyve türüne göre daha fazla su ister ve yüksek nemden hoşlanırlar. Bahçelere verilecek su miktarı, yıllık yağış toplamına, bu yağışın dağılımına, transpirasyon (bitkiden meydana gelen su kaybı) şiddetine, ağacın büyüklüğüne ve toprağın tipine göre değişir.

Sulamada en önemli konu sulama zamanının iyi tespit edilmesidir. Bunun için en pratik yöntem toprağın elle kontrol edilmesidir. Sulama zamanı; Tansiyometre adı verilen aletlerle daha kesin ve güvenilir olarak tespit edilebilir.

Elma ağaçları için en önemli sulama zamanı yazın yapılan sulamadır. Yaz sulamasına yağış durumuna göre Mayıs’ta başlanır ve bütün yaz boyunca devam edilir. Baharı kurak geçen yerlerde yaz sulamasına erken başlanırsa meyve tutumu artar ve meyve kalitesi de yüksek olur. Elma bahçelerini kurak bölgelerde; yerine göre 10 günde bir sulamak gerekir. Nemli bölgelere doğru gidildikçe sulama aralığı 15-20 güne, hatta 1 aya kadar çıkabilir. En çok uygulanan sulama şekil “Salma Sulama” dır. Suyun az olduğu yerlerde “Dar Çanak” (Tava Yöntemi) uygulanır.

Diğer sulama sistemleri ise “Yağmurlama” ve “Damlama” sulamadır. Damlama sulamada köklerin bulunduğu alanın bir kısmı sürekli nemli kalmaktadır.

7.3. Gübreleme

Elma bahçelerine verilecek gübre miktarı toprak işleme usulüne, toprağın karakterine, ağacın büyüme gücüne, yaşına, alınan mahsul miktarına göre değişir. En iyisi verilecek gübre miktarı toprak ve yaprak analizleri ile tespit edilmelidir.

Elma bahçelerinde fidan dikilmeden evvel bir temel gübreleme yapılmalıdır. Dikimden sonrada bahçe her yıl gübrelenmelidir.

Elma bahçelerine ilkbaharda azotlu gübre verildiğinde meyve kalitesi iyileştiği gibi dökülmede azalır. Fakat verilen azotlu gübrenin elmalar olgunlaşmadan evvel tükenmiş olması arzu edilir.

Elma ağaçları lüzumlu fosforu kuvvetli kökleri ile topraktan almak iktidarındadır. Fosfor ağacın büyümesine ve mahsulün artmasına yarar. Pek az hareket eden bir eleman olması dolayısıyla fosforlu gübreleri köklerin bulunduğu sahaya vermek hususuna dikkat edilmelidir.

Elma ağaçlarında potas eksikliğinde evvela yapraklarda sararma başlar, sonra kahverengi olan yapraklar tamamıyla kuruyup ölür. Kurak senelerde potas eksikliği daha fazla zararlı olur. Potasyum ağaçların fotosentez, nişasta ve şeker yapmasında tesiri olan bir elemandır. Çiçek gözlerinin teşekkülünde rol oynadığı için dolayısıyla potasyum periyodisiteyi önler.

7.4. Budama

Elmalarda budama konusu çok önemlidir. Zira bir elma ağacının anaç ve çeşitinin kuvvetllik durumuna göre uygulanacak “terbiye sistemi” de değişiklik arz eder. Bu cümleden olarak elma bahçelerinde üç değişik terbiye sisteminden söz edilecektir.

7.4.1. Modifiye Lider (Değişik Doruk Dallı) Terbiye Sistemi

Bu terbiye sistemi “yarı bodur ve kuvvetli” karakterde ki anaçlara “kuvvetli gelişen standart çeşitler” in aşılanması ile oluşturulmuş elma bahçelerinde uygulanır. Örneğin yarı bodur bir anaç olan MM 106 ile kuvvetli karakterde ki MM 111 veya çöğür üzerine aşılı Golden Delicious, Granny Smith, Starking Delicious veya Amasya gibi çeşitlerle kurulmuş elma bahçeleri gibi.

Modifiye Lider terbiye sisteminin tercih edilmesinin yegane sebebi, olumlu yönlerinin olımsuz yönlerinden daha fazla oluşudur. Bu sistemde erken başlanır ve bilgili çalışılırsa daha az budama yapılacağından ağaçlar daha erken meyveye yatarlar, az budama meyvelerin kuvvetli ana dallar üzerine dağıtılmasını sağlar ve böylece hereğe gerek kalmaz. İlaçlama, hasat kolay, güneşlenme ise mükemmel olur.

Genel manada budamayı 4 grupta toplayabiliriz;

1- Dikim budaması

2- Şekil budaması

3- Mahsul (verim) budaması

4- Gençleştirme budaması

Dikim budaması

Elma bahçesi kurulurken bir yaşlı elma fdianları tercih edilmelidir. Dikim budamasında fidanın kök bölgesindeki yaralı kısımlar çıkarılır ve fazla uzun kısımlar kısaltılır, buna paralel olarak gövde topraktan itibaren 120 cm ‘den, eğer yan dal var ise bunlarda toprağa bakan bir-iki göz üzerinden kesilir.

Dikim budaması yapılmayan fidanların tutma şansı çok az olup, tutanlardan ise sıhhatli ve verimli bir ağaç elde edilemez.

Şekil budaması

Fidanın taç kısmına ileride kazandırılacak şekle esas olmak üzere dallarında yapılan budamaya şekil budaması denir.

Elma bahçelerini kurmak için kullanılacak fidanlar dikimi müteakip o yılın sonundan itibaren şekil budamasına tabi tutulurlar. Elmalar için ilk 5 yılda modifiye lider sistemi teşekkül ettirilmiş olur. Fidanın taçlandırılmasında dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

1- Dikimde kök boğazından 80-120 cm den kesilen fidanın ilk 5 yılında tepe (lider) dalına dokunulmaz.

2- Toprak seviyesinden 40 cm yüksekliğe kadar ki gövde üzerinde bulunan sürgünler dipten çıkarılıp atılır.

3- Lider dal haricinde, ana gövde üzerinde birbiri üzerine gelmeyip, çepeçevre dağılmış 4 dal seçilir. Bunlar haricinde ki dallar dipten çıkarılır. Seçilen ana dallar arasındaki dikey mesafe 15-20 cm dir.

İkinci yıl, seçilen 4 çatı dalından (Lider hariç) o sene ki uzunluğun 1/3 ü kadar kısaltılır. Her çatı dal üzerinde ikinci derecede yan dallar seçilir ve bunlarda ağacın gelişmesine göre kısaltılırlar.

Üçüncü, dördüncü ve beşinci yıllarda aynı yöntem izlenir. Ağacın gelişmesine göre dallarda kesim yapılır.

Kısaca ikinci yıldan itibaren her ana dal tıpkı tek bir fidanmış gibi ele alınarak bunlar üzerinde ikinci ve ondan sonraki yıllarda da üçüncü, dördüncü sıradaki dallar teşkil edilir.

Mahsul (Verim) Budaması

Bahçe kurmanın nihai gayesi, şeklini verdiğimiz ağaçlardan meyve elde etmektir. Budamaya nasıl devam edelim ki, kaliteli, devamlı bir üretim sağlanabilsin. İşte konunun bu kısmını mahsul budaması teşkil eder. Mahsul budamasında dikkat edilecek hususlar şöyle sıralanabilir.

· Ağaçlarda sıhhatli ve verimli meyve gözlerinin muhafaza etmek için mahsul budamasının her yıl yapılması gerekir

· Ağaçlardaki yardımcı dalların gerek istikamet, gerekse büyüklük itibarı ile aralarında denge temin edilmelidir

· Özellikle meyveye yeni yatmış genç bahçelerde yardımcı dalların ağır budanmasından kaçınılmalıdır. Yardımcı dallar üzerinde lateral dallar teşekkül edince, bunlardan birbiri ile rekabet edenler ve aynı istikamette büyüyenlerden seyreltme yapılır.

· Lider daldan çıkan yan dalların ana yan dalları kapatacak ve onların hava ve güneş ışığına mani olacak şekilde büyüyüp gelişmelerine meydan verilmemelidir.

· Yardımcı dalların bağlı oldukları ana dalla rekabet etmesine meydan verilmemelidir, böyle hallerde rekabet eden yardımcı dalın bir meyve dalı üzerinden kesilerek kısaltılması gerekir.

· Her türlü kesimlerde, dalların çıplak kalmamalarına özellikle dikkat edilmelidir.

· Dallardan çıkıp yukarı doğru dik büyüyen sürgün ve dallar dipten kesilir. Fakat yanlara ve dış tarafa doğru gelişenlerden sadece sıklık yapanlar kesilir veya kısaltılır.

· Meyveler ağaçların genç dallarını teşekkül ettiği için, her yıl yeni sürgünlerin teşekkül etmesi teşvik edilmelidir. Budama yapan kişilerin meyve dallarını iyi tanımaları gerekir.

Gençleştirme Budaması

Bu meyve iriliği ve ekonomik manada üretimin temini için 30-35 yaşından sonraki ağaçlarda tatbik edilecek budamadır. Bu budama ile ağaçlarda yeniden kuvvetli sürgünler meydana getirilerek yeni bir taç teşkil edilir. Böylece ağaçta verim yeniden arttırılarak, meyve kalitesi de yükseltilmiş olur.

Gençleştirme budaması yapılırken, yine ilk olarak kurumuş, sıklaşmış ve birbirine binmiş olan dallar kesilir. Sonra, birbirine rakip büyüyen dallardan yeniden taç teşekkülü için bir tanesi bırakılır, diğeri kesilir. Dik büyüyen dallar yatık ana dallar üzerinden kesilerek taç alçaltılır.

Gençleştirme budaması çok şiddetli olduğundan budamanın 2-3 yılda tamamlanması ve de gübreleme, sulama, zirai mücadele gibi teknik işlerin titizlikle yerine getirilmesi gerekir.

Ayrıca çapı 5 cm’ den büyük olan yaralar için budama işlemlerinde mutlaka yara macunu kullanılmalıdır.

7.4.2. Yarı Bodur (Spur Tipi) Elmalarda Budama ve Terbiye Sistemi

Amerika’da yapılan çalışmalarda yarı-bodur elmalara en uygun olarak doğal şekline benzediği için bir lider ve çok sayıda yan dallı çalımsı bir gelişme sağlayacak bir terbiye sistemi önerilmektedir.

Ülkemizde de yetiştiriciliği hızla artan Starkrimson Delicious ve Starkspur Golden Delicious gibi spur tipi elma çeşitlerine böyle bir terbiye şeklini verebilmek için budamalarda aşağıda belirtilen sırayı izlemek gerekmektedir;

· Dikim budamasında tercihen kullanılan bir yaşlı fidanın tepesi topraktan 70-80cm’den kesilir

· İlk yıl tepe dalına dokunulmaz, gövde üzerinde toprak yüzeyinden 15 cm’ye kadar ki sürgünler dipten çıkarılır. Seçilen dört çatı dallarının 1/3’ü kısaltılır. Lider dal kesilirken ağacın büyüklüğü dikkate alınır.

· İkinci yıl kışın önceden seçilmiş olan 4 çatı dalı üzerinde dik gelişmiş olanlar o yıl ki uzunluğunun 1/3’ü kadar kısaltılırlar. Bu ana dallar üzerinde 2. derecede dallar seçilir ve yeterince kısaltılırlar.

· Daha sonraki yıllar aynı yöntem izlenir. Ağacın güneş ışınlarından daha çok yararlanabilmesi için budamada ağaç Noel çamına benzeyecek şekilde yönlendirilmelidir.

· İlk 3 yıl ağaçlardan meyve beklenilmemelidir. Bu süre içersinde açan çiçeklerin tümü koparılmalıdır. Böylece ağaçlara gelecekteki yüklü meyveyi taşıyacak kuvvetli çatı dallarını oluşturabilmesi için fırsat tanınmış olur.

· Ağacın zayıflamasına neden olacağı için dalları eğme ve bükmeden kesinlikle kaçınmak gerekmektedir.

7.4.3. Çok Bodur (Sık Dikim) Elma Bahçelerinde Uygulanan “İNCE İĞ” Terbiye Şekli

Çok bodur bir anaç olan M9 üzerine aşılı Golden Delicious, Starking Delicious ve Amasya gibi kuvvetli gelişen standart çeşitlerle sık dikim bahçeleri kurulduğunda uygulanacak yegane terbiye sistemi “İnce İğ’ dir. Bu sistemde ağaçlarda alçaktan oluşturulmuş küçük bir çatı ve Lider daldan çıkmış küçük meyve dalcıkları bulunur ve de ağaçlar ömürleri boyunca desteğe ihtiyaç duyarlar.

Bu terbiye şeklinin tatbikinde aşağıda ki sıranın izlenmesi gerekir;

· Her zaman olduğu gibi tercihen 1 yaşlı fidanların kullanıldığı bu terbiye sisteminde dikim budaması esnasında fidanların tepesi topraktan itibaren ortalama 80 cm’ den kesilir

· İlk yıl sonunda ağaç dengeli ve yeterli bir gelişme göstermiş ise sadece lider dalın uzantısının çıkarılması yeterlidir.

· Ana gövde üzerinde topraktan itibaren 40 cm’ ye kadar olan dallar dipten çıkarılır.

· Yan dalların tamamı geniş açı yapacak şekilde iple ağırlık bağlamak sureti ile eğilirler.

· Yan dallarda katiyen uç alma yapılmaz

Şekil 4. M9 anacına aşılı iki yaşlı bir Golden Delicious ağacının birinci gelişme mevsimi sonundaki görünümü. a) Budamadan önce b) Budamadan sonra

· İkinci gelişme yılı sonunda lider dalın uzantısı, bununla rekabet edebilecek olan dalla değişir.

· Yan dallarda kesinlikle uç alma ve dipten çıkarma yapılmaz. Dik giden dal var ise dipten çıkarılır.

· İkinci yıl ağaçlarda çiçek ve meyveler görülmeye başlar.

· Üçüncü gelişme yılı sonunda yine lider dalın uzantısı değiştirilir.

· Ağaçta zayıf bir gelişme var ise yıllık sürgünlerden uç almak gerekir.

· Yan dallarda uç kesimi yapılmamalıdır.

· Eğilebilecek durumdaki dallar eğilmeli, aksi halde dipten çıkarılmalıdır.

· 4. ve daha sonraki yıllarda ağaç yüksekliği 2.5 metreyi geçmiş ise her yıl bir veya daha yaşlı dallarda kısaltma yapılmalıdır. Buna paralel olarak sıra arası ve sıra üzeri yönünde giden dallarda da kısaltmalar yapılmalıdır.

· Gelişmenin çok kuvvetli olduğu yıllarda gelişmeyi zayıflatmak için ağacın tepe kısımlarında yaz budaması da yapılır.

Şekil 5. M9 anacına aşılı dört yaşlı bir Golden Delicious ağacının üçüncü gelişme mevsimi sonundaki durumu. a) Budamadan önce b) Budamadan sonra

7.5. Meyve Seyreltme

Elma ağaçlarında ki meyve tutumu genellikle arzu edilenden fazladır. Ağaçlar fazla meyve besleyemez, dolayısıyla kalite düşer. Bu sebeple mevcut meyvenin bir kısmının ağaçtan koparılması gerekir. Elmalarda açan çiçeklerin % 9’ unun meyve halinde elde edilmesi normal bir mahsul için yeterli görülmektedir.

Meyve seyreltmesi; budama, çiçeklerin bir kısmını veya meyvenin bir kısmını yok etme şeklinde uygulanır.

Seyreltme iki şekilde yapılır.

7.5.1. El ile Seyreltme

Bu işlem meyvelerin el ile koparılıp, atılmasından ibarettir. Bunda çiçek hüzmelerinde bir meyve bırakılır. Esas dallar üzerinde her 15-20 cm’ de bir meyve bulunacak şekilde meyveler seyreltilir.

El ile seyreltme Haziran dökümlerinden sonra yapılır.

7.5.2. Kimyasal Maddeler İle Seyreltme

Bu kimyasal maddeler çiçek zamanı ve çiçeklenmeden sonraki genç meyve devresinde ağaçlara uygulanır. Bu amaçla Dinitro bileşikleri, kreozot yağı, bitkisel hormonlar bilhassa NAA (Naftalin Asatik Asit) ve bunun tuzları denenmiştir.

7.6. Herekleme

Elmalarda hasat zamanına doğru meyve ağırlığında % 30-40 oranında artışlar olur. Bu ağırlıktan dolayı seyreltme ve budama yapılmayan ağaçlarda dalların aşağıya doğru eğilmesine ve hatta bazı dalların kırılmasına sebep olur. Bunu önlemek için dalların altına kalın dallardan yapılmış herekler konur.

Herekleme bir masraf gerektirir ve bahçede hareketi güçleştirir. En doğru yol doğru bir terbiye sistemi ile budamanın yapılmasıdır.

7.7. Hastalık-Zararlılar ve İlaçlama

Zirai Mücadele problemleri bakımından elma yetiştiricileri, meyve yetiştiricileri arasında belki de en şanssız olanlardır. Çünkü elmacılığın o kadar meseleleri vardır ki yetiştiriciler devamlı dikkatli olmak zorundadırlar, en küçük bir ihmal bütün emeği boşa çıkarabilir.

Elma yetiştiricisi ciddi bir ilaçlama programı uygulamak zorundadır. İlaçlama zamanının kaçırılması veya zamanında yapılmasına rağmen yanlış bir ilacın kullanılması telafisi mümkün olmayan tahribat ile sonuçlanabilir.

Elma ağaçlarının çeşitli kısımlarına arız olan bir çok hastalık ve zararlı vardır.

7.7.1. Elma Bahçelerinde Kış Mücadelesi

Elma zararlılarının pek çoğu kış mevsimini ağaçlar üzerinde yumurta halinde geçirirler. (Kırmızı örümcekler, yaprak bitleri, armut yaprak uyuzu, sanjose kabuklu biti, tomurcuk tırtılları, meyve kabuğunu kemiren tırtıllar, elma ağ kurdu, yaprak büken, koşniller... vs.) Kış mücadelesinin genel gayesi, bunları imha ederek, erken ilkbahardan itibaren bunların bahçede büyük sorun olmasını önlemektir.

Mücadeleye başlamadan önce bahçede yapılacak genel bir temizlik mücadelede başarı oranını yükseltir. Bu amaçla bulaşık olan tarlada derin budama yapılmalı, kuruyan dallar kesilip, budama artıkları toplanıp yakılmalıdır. Bahçe kenarında ki konukçu bitkiler yok edilmeli veya ilaçlanmalıdır.

İlaçlama, ağaçlar durgun olduğu devrede, tomurcukların patlamasından takriben iki hafta önce yapılır. İlaçlama günü havanın güneşli ve sakin olması yanında, ilaçlamayı müteakip don olmaması gerekir. Bunun için ilaçlamaya karar vermeden önce hava raporlarını iyi takip etmek, eğer mümkün ise en yakın meteoroloji istasyonundan bilgi almak gerekir. İlaçlamada yüksek tazyikli pülverizatörlerin kullanılması gerekli olup, ağaçlarda en küçük bir ilaçsız kısmın kalmamasına dikkat edilmelidir.

İlaçlama maliyeti yüksek olduğundan zorunlu haller dışında kış mücadelesi ekonomik olmaz. Kış mücadelesinin 3-4 yılda bir yapılması tavsiye edilmektedir.

Mücadelede gerekli emniyet tedbirleri alınmalı, ilaçlamada kullanılan aletler, amonyaklı yada deterjanlı su ile yıkandıktan sonra diğer mücadelelerde kullanılmalıdır.

7.7.2. Önemli Elma Hastalıkları :

Karaleke (Venturia İnaegualis (Cke) Wint ):

Serin ve nemli bölgelerde elmanın en tahripkar hastalıklarından biri, belki de birincisi karalekedir.

Karaleke hastalığının emareleri bütün elma üreticileri tarafından yakinen bilinir. Genellikle yaprakların üstünde zeytin yeşili, yağ lekesi biçiminde başlar, hastalık ilerledikçe siyahımsı ve kadifemsi bir görünüş kazanır. Meyveler üzerinde de aynı görünüş olur. Hastalığın şiddetli olduğu yıllarda meyvelerde % 60 a varan zarar yaparak onların Pazar değerini düşürür veya yok eder.

Elma çeşitlerinin bu hastalığa karşı dirençleri bölgelere ve yıllara göre değişiklik arz eder.

Mücadelesi:

I- Sonbaharda yere düşen hastalıklı yapraklar müteakip yılın hastalık kaynağı olduğundan, toplanıp imha edilmelidirler.

II- Bilinçli bir ilaçlı mücadele için zirai mücadele uzmanlarının uyarılarının anında dikkate alınması gerekir. Bu imkan yoksa çiftçi şartlarında şöyle davranılmalıdır;

1. İlaçlama; yaprakların fare kulağı büyüklüğüne ulaştığı dönemde,

2. İlaçlama; pembe çiçek tomurcuğu döneminde yani çiçek gözlerinin kırmızı uçları görüldüğünde,

3. İlaçlama; çiçek taç yapraklarının % 70-80 inin döküldüğü devrede,

4. İlaçlama; meyvelerin fındık büyüklüğüne ulaştığı dönem,

5. ve diğer ilaçlamalar ise ekolojik şartlar hastalığın ilerlemesi için uygun giderse 10-12 şer gün ara ile havaların kurak, nemin azaldığı döneme kadar devam eder.

1.2. ilaçlamada % 1’lik bordo bulamacı veya % 50 hazır bakırlı preparatlar, 3. Ve diğer ilaçlamalarda ise yağış durumuna göre organik, sistemik veya yarı sistemik fungusitlerden birisi kullanılmalıdır.

Tahmin uyarı projesini uygulama alanına giren bahçe sahiplerinin Bitki Koruma Şube Müdürlüğü’nün uyarıları doğrultusunda mücadele yapmaları gerekir.

Elma Küllemesi (Podosphaera leucotricha Ell. et. Ev. Salm.) :

Standart çeşitlerimizden Golden Delicious küllemeye hassastır. Hastalık, ağaçların genç sürgünlerdeki yapraklarda beyaz un gibi bir tabakanın görülmesiyle kendini gösterir.

Mücadelesi:

Elma’da küllemeye yakalanmış kısımların tedavi edilmesi zordur. İlaçlamanın gayesi, ağacın diğer dal ve sürgünlerinin hastalığa yakalanmasını önlemektir. Geç kalındığında, hastalıklı kısımların kesilip yakılması, müteakiben ilaçlama yapılması tavsiye edilir.

İlaçlama zamanı ve şekli;

1. İlaçlama: Pembe çiçek tomurcuğu devresinde,

2. İlaçlama: Çiçek taç yapraklarının % 60-70 inin döküldüğü bir devrede,

3. Ve müteakip ilaçlamalar: 2. İlaçlamadan sonra Mayıs ayı sonuna kadar birer hafta; müteakiben Haziran’ın 3. Haftasının sonuna kadar ise 10’ ar gün aralarla yapılmalıdır.

Küllemenin klasik ilacı kükürttür. Buna ilaveten uzmanlarca belirtilen diğer fungusitler kullanılmalıdır.

Mücadelede ayrıca toprak bakımı, gübreleme bilhassa potas çok önemlidir.

Diğer elma hastalıklarından bazıları ise şunlardır:

- Monilya veya Mumyalaşma (Monilinia fructigena (Pers ) sacc.)

- Boğaz Çürümesi (Phytophtora cactorum)

7.7.3. Önemli Elma Zararlıları

Elma İç Kurdu (Cydia pomonella L.) :

Elma yetiştiricilerinin zararından en çok korktuğu problemlerden biride elma iç kurdudur.

Zararlı aslında küçük bir kelebek olup, sebep olduğu meyve dökümü, bu zararlının bıraktığı yumurtalardan çıkan larvaların (tırtılların) meyve içine girmeleri sonucu vuku bulur. Büyümüş meyvelerde dökülme nispeten azdır. Meyve üzerinde iç kurdunun açtığı bir delik ve etrafında pislikleri görülür. Meyve kesildiğinde, meyve içinde çekirdeğe kadar uzanan bir yeme yolu ve pislikler vardır. Ekseriye meyve içinde beyazdan et kırmızısına kadar renkte ve başı kahverengi olan kurt (larva) bulunur.

Kurtlu olan bu elmaların ekonomik değeri yoktur.

Mücadelesi:

En iyi ilaçlama zamanı ilk kelebek çıkışı tespit edildikten takriben iki hafta sonra veya çiçekten 4-5 hafta sonradır. Pratik olarak mücadele zamanı, çiçek taç yapraklarının dökümünden sonra, meyvelerin fındık büyüklüğünü aldığında başlar ve ilaçlama 15-20 gün ara ile hasada 25-30 gün kalana kadar tekrarlanır.

İlaçlamada tavsiye olunan bir insektisit (zehir) kullanılır.

Tokat yöresinde, iç kurduna karşı yapılan tahmin ve uyarı çalışmalarına göre zararlıya karşı 3 ilaçlama yeterli olmaktadır. Elma iç kurdu mücadelesinde esas, yumurtadan çıkan larvaları meyve içine girmeden öldürmektir. Zararlı Tokat’ta 2 döl vermekte, 1. Döle karşı 20 gün ara ile 2 ilaçlama, 2. Döle karşıda 1 ilaçlama yeterli olmaktadır.

Elma Ağ Kurdu (Yponomeuta malinellus Zell.):

İlkbaharda (Nisan sonu Haziran’ ın ilk yarısına kadar) büyük, sık veya ekseriya birkaç yaprağı kaplayan, üzerinde tırtıllar bulunan ağlar görülür. İleri durumlarda iskeleti kalmış yapraklar görmek mümkündür. Kuvvetli bir tırtıl akımıyla bütün ağaçların ipek gibi parlayan ağlarla kaplandığına rastlanır. Oldukça obur olan tırtıllar, kısa bir zaman zarfında ağacın yapraklarını yiyerek onu kel haline getirirler.

Mücadelesi:

Fare kulağı devresinde dikkatli ve tazyikli püskürtme ile yeni çıkmış tırtıllar ölür. Ancak eğer ağlar meydana gelmişse, ilacı çok tazyikle püskürtmelidir ki ağlar delinip, ilaç ağın içine girebilsin.

Elma Pamuklu Biti (Eriosoma lanigerum (Hausm.) :

Yeni sürgün, dal ve gövdelerde beyaza benzer yumak şeklinde görünüşleriyle ortaya çıkarlar. Bu pamuklu beyaz tabakanın altında koyu kırmızı renkte çok sayıda pamuklu bit vardır. Parmakla basılırsa içerden kırmızı bir su çıkar. Pamuklu bit emerek zarar yapar. Emgi yerlerinde kansere benzer şişlikler, yara ve urlar meydana getirirler. Sonuçta ağaçlar zayıf düşüp, kuruyabilirler.

Mücadelesi:

Mayıs ayından itibaren yapılan kontrollerle elma pamuklu biti kolonileri oluşmaya ve bu koloniler % 10 oranında sürgünde tespit edilince mücadele yapılır. Yeni bulaşmalar söz konusu ise 15 gün sonra 2. bir ilaçlama yapılır.

Kırmızı Örümcekler :

Elma yetiştiricilerinin çok yakınen tanıdığı, buna rağmen mücadelesinde genellikle geç kaldıkları zararlılardan biriside kırmızı örümceklerdir.

Bunların pek çok türleri vardır. Kırmızı örümceklerin beslenmeleri sonucu yapraklardaki klorofilin en az % 35 i kaybolur ve yapraklar kahverengi bronz veya sarıya döner. Ağaçta fotosentez, su dengesi ve besin maddesinin kaybolması sonucu, ağaç zayıflar. Daha ileri safhada yapraklar dökülür, ağaç adeta çıplaklaşır ve sürgün gelişmesi durur.

Mücadelesi:

Yapraklar ilkbahardan itibaren lüp ile kontrol edilerek, yaprak başına ortalama ikiden fazla kırmızı örümcek görülünce çiçek taç yapraklarının tamamen dökülmesinden sonra ilaçlamaya başlanır. 15 gün sonra 2. ilaçlama yoğun olursa 3. ilaçlama yapılır.

Genellikle Temmuz veya Ağustos’ta kırmızı örümceğin farkına varılmasından dolayı (yaprak renginin değişiminden) geç kalınmıştır ve ilacın etkisi % 99 olsa bile sağ kalanların adedi her ağaçta yekün teşkil ettiği için kısa zamanda ilaçlamayı gerektirecek kadar çoğalı verirler.

Diğer Bazı Elma Zararlıları

- Yaprak bitleri (Aphis spp)

- Elma göz kurdu (Anthonomus pomorum)

- İlkbahar elma yaprak emicisi (piresi) (psylla mali)

- San-Jose kabuklu biti (Quadraspidiotus perniciosus)

- Kabuklu bitler

- Koşniller

- Elma gövde kurdu (Synanthedon myopaeformis)

- Yaprak galeri güveleri (Lyonetia clerkella, Stigmella malella Stt.)

- Yaprak bükenler (Archips rosana)

- Elma testereli arısı (Hoplocampa testudinea)

7.8. Elmalarda İz Elementleri Noksanlığı

7.8.1. Elmalarda Demir Noksanlığı

Eksikliği halinde ortaya çıkan belirtiye kloroz yada sarılık denir. Araz kendisini daha çok kireçli ve besin bakımından zayıf topraklarda gösterir. Bilhassa yağışlı mevsimlerde araz şiddetlenmektedir.

Kloroz’un demir noksanlığından ileri geldiği durumlarda yaprak damarları yeşil, buna mukabil damarlar arası doku sarıdır. Belirti genç yapraklarda başlar, yaşlı yapraklara doğru ilerler. Böyle yaprakların kenarlarında zamanla kırmızımtırak veya kahverengi kurumalar oluşur. Fotosentezin aksaması nedeni ile gelişme yavaşlar, verim düşer ve neticede ağaç ölebilir.

Kloroz, bitki bünyesine alınan ihtiyaç fazlası kirecin, bitki bünyesinde bulunan serbest demirin tutmasından ileri gelir. Klorofil teşekkülünde katalizatör olarak görev yapan demir, kireç tarafından tutulduğu hallerde bu görevi yapamaz.

Demirin tutulması sadece bitki bünyesinde olmaz. Aşırı kireçli topraklarda Demir II bileşikleri. Demir III bileşiklerine dönüşerek toprağa bağlanır ve bitki tarafından alınamaz.

Elma çeşitlerinden Amasya, kloroza çok hassas, Starking Delicious ve Golden Delicious ise orta derecede hassastırlar.

Demir eksikliğinin tedavisi karaboya (demir sülfat), seguestrene 138 Fe ve Fetrilion gibi ilaçlardan birisi ile yapılır. Bu ilaçların toprağa tatbiki, yaprak tatbikinden daha iyi netice vermektedir.

Demir eksikliğini gidermek için uygulanacak yöntemler şunlardır;

Toprak İlaçlaması :

Ağaçlarda ilk emareler görüldüğünde, ağacın enlemesine en uç dallarının iz düşümü alınır, bir daire çizilir. Daire içindeki toprak 4 parmak kalınlığında kazılır ve toprak çevrede toplanır. Ağaç başına tavsiye edilen ilaç bu alana kuru olarak serpilir veya 1-4 teneke su içinde eritilerek süzgeçli kova ile her alanı ıslayacak şekilde verilir. Üzeri ise kenara itilen toprakla örtülür. 10-15 gün ara ile 3 defa sulanır. Toprak ilaçlamasında seguestrene138 Fe, kara boya (FeSO4) gibi ilaçlar kullanılır.

Gövdeye Enjeksiyon:

Çiçekten 15 gün sonra yapılır. Burgu ile delik açılır, içine preparat doldurulur, üzeri macunla kapatılır.

7.8.2. Elmalarda Çinko Noksanlığı

Eksikliği halinde ortaya çıkan belirtiye, yaprakların durumundan dolayı rozet denilir. Noksanlığı, özellikle sürgünlerde ki küçük yapraklarla dikkati çeker. Memleketimiz elma sahalarında oldukça yaygındır. Tedavisi için çinko sülfat veya piyasada hazır satılan zinkom ve zinok gibi ilaçlar kullanılabilir.

Diğer iz elementlerden mağnezyum, bor, mangan, bakır, molibden... vs. gibi iz elementlerde vardır. Ancak bunların eksikliği memleketimizde çok yaygın değildir.

7.9. Meyve Hasadı (Derim)

Elma meyve olarak ince kabuklu, çok nazik bir meyvedir. Meyveler hasat edilirken avuç içine alınmamalı, parmakla sıkılmamalıdır. Meyveleri toplama kovalarına koyarken ve boşaltırken çok dikkatli olmalıdır. Sebep olunacak küçük bir yara veya ezik depo çürüklüğüne sebep olan mantarlar için giriş kapısıdır.

Hasatta diğer bir noktada hasat zamanının doğru olarak tayinidir. Elma meyveleri ağaç olumunda hasat edilir. Meyveler yeme olumuna soğuk hava depolarında belirli süre tutulunca ulaşırlar.

Yazlık elmalar ağaç ve yeme olumuna ağaç üzerinde iken ulaşırlar. Bu sebeple yazlık çeşitler yeme olumunda hasat edilmelidir.

Elma ağaçlarında hasat iki veya üç defa yapılır. İlk hasatta daha ziyade ağacın dış veya alt kısmındaki meyveler koparılır. Sonra ise iç kısımlardaki yarı ve üst dallardakiler toplanır.

7.10. Seçme, Boylama ve Ambalaj:

Hasat edilen elmalar, kasalar içersinde ambalaj evlerine getirilir, burada sağlamlık, şekil, renk ve kalitelerine göre bir seçmeye tabi tutulur. Sonra meyveler iriliklerine göre boylara ayrılır ve daha sonrada ambalaj kaplarına konulur.

Bu işler küçük işletmelerde el ile yapılır. Büyük işletmelerde ise makinelerle yapılır. Bu şekil daha çabuk ve daha ucuza mal olur.

Elmalarda kalite sınıflarına ayırma ve boylama Türk Standartlarına göre yapılır. Buna göre sofralık elmalar ekstra, birinci sınıf ve ikinci sınıf olmak üzere üç kalite sınıfına ayrılır.

Kalite sınıflarının hiç birinden kurtlu ve çürük meyveler bulunmaz, ancak ikinci sınıfta %2 ‘i geçmemek şartı ile kurtlu ve çürük meyvelere tolerans tanınmıştır.

İster hemen pazara sevk edilecek olsunlar ister saklamaya alınsınlar elmaları boylamadan sonra hemen ambalajlamak en iyisidir. Ambalaja meyvelerin kağıtlanmasıyla başlanır. Kağıtlara sarılan elmalar sandıklar içersine yanları üzerine gelecek şekilde ve diyagonal olarak yerleştirilir.

7.11. Depolama

Hasat edilen elmalar pazara sevk edilinceye kadar depolarda muhafaza edilirler. Bu depolar adi depolar, soğuk hava depoları veya değişik atmosferli soğuk hava depoları olabilir.

Elmaların depoda kalma müddeti, meyvenin depolama zamanı, ağacın beslenme durumu, mevsim ve çeşide göre değişir.

Bir çok elma çeşidi –1 ile 0°C de ve %85-90 nisbi nemde uzun süre saklanabilir. Ticari depolardaki sıcaklık 0-2°C dir. Elmalar –2°C donarlar.

Golden ve Starking ise en uygun 0°C de ve % 90 nisbi nemde, Granny Smith ise +3°C saklanmalıdır.

Tam zamanında yapılan hasat ve uygun depolama şartlarının sağlanmasıyla Golden Delicious ve Starspur Golden Delicious çeşitleri 5 ay, Starking Delicious ve Starkrimson Delicious çeşitleri 7 ay, Granny Smith çeşidi ise 9 ay süre ile depoda saklanabilir.

Depolama sırasında elmalarda bazı fizyolojik bozukluklar ve hastalıklar meydana gelebilir.

Fizyolojik Bozukluklar Şunlardır:

1. Donma

2. Düşük sıcaklık zararları (Et kararması)

3. Ambar yanığı (Kabuk yanığı )

4. Acı benek ve lentisel beneği

5. İç sulanması (camsı görünüş)

6. Yaşlanma Bozukluğu (Unlaşma, kepekleşme)

Hastalıklar ise Şunlardır:

1. Mavi ve Yeşil çürüklük

1. Kahvarengi çürüklük

2. Acı çürüklük

3. Kurşuni Küf (Gri küf)

4. Karaleke

5. Siyah çürüklük

6. Pembe küf

Normalden geç hasat edilen meyvelerde kısa sürede olgunlaşma görülür. Starking Delicious’ta kepekleşme olur.

Erken hasatta ise su kaybı fazla olur ve meyvelerin yeme kalitesi düşer. Golden Delicious ve Starkspur Golden Delicious’ta kabuk yapısından dolayı su kaybı olur ve buruşma meydana gelir. Yine erken hasatta Starkrimson Deliciousta kabuk rengi bozulur ve meyvenin pazar değeri düşer.

HAZIRLAYAN

Muhittin YAPICI

Ziraat Yüksek Mühendisi
YARARLANILAN KAYNAKLAR

1- Bitki Koruma Şube Müdürlüğü., 1999 Bitki Koruma Rehberi TOKAT.

2- KARAÇALI, İ., 1982. Elma ve Armut Depolama Yayın No: 2 YALOVA

3- KONARLI, O; 1974. Elma Anaçlarının Odun Çeliği İle Üretilmesi. Bahçe Kültürleri Araştırma Ve Eğitim Dergisi, Cilt :7, Mart-Haziran, Sayı : 1-2, YALOVA

4- ÖZ, F., 1974. Yarı Bodur (Spur Tipi) Elma Çeşitlerinin Özellikleri ve Yetiştiriciliği. Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Dergisi. Cilt : 7, Eylül-Aralık, Sayı: 3-4. YALOVA

5- ÖZ, F., 1981. Kışın Yaprağını Döken Meyve Ağaçlarının Budanmaları. Yayın No: 50 YALOVA.

6- ÖZ, F., A.N. BULAGAY, 1986. Elma ve Elma Yetiştiriciliği YALOVA.

7- ÖZ, F., BÜYÜKYILMAZ, M., BURAK, M., 1995. Bodur Meyve Yetiştiriciliği. Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü. Yayın No: 73 YALOVA.

8- ÖZ, F., M. BURAK, M., BÜYÜKYILMAZ, S. ÖZELKÖK, M.E.ERGÜN 1993, Yumuşak Çekirdekli Meyveler Araştırma Projesi, Elma Sık Dikim Denemesi-Sonuç Raporu, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, YALOVA.

9- ÖZ, F., Meyve Bahçesi Tesisinde Tür ve Çeşitlerin Özelliklerine Bağlı Döllenme Biyolojisi Esasları.

10- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı- Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 1995, Zirai Mücadele Teknik Talimatları Cilt :3-4, ANKARA

11- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı- TÜGEM, 1991, Elma Çeşit Kataloğu, ANKARA

12- Tarımsal Yapı ve Üretim., 1996. DİE.

13- TSE., Ağustos 1983. Meyvecilik (Meyve Yetiştiriciliği Terimler ve Tanımlar TS 3979/Nisan 1983 UDK 634 004-4).

14- TÜRK Hoechst A.Ş., (Zirai Mücadele İlaçları, Kimyevi Gübreleri, Yem Katkıları).

15- TÜRK Hoechst A.Ş., 1981. Elmacının Rehberi.

16- TÜRK Hoechst A.Ş., Meyvecinin Rehberi

17- YALOVA ATATÜRK- Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü., 1981. Ilıman İklim Meyve Türlerinde Standart Çeşitler

18- YAPICI, M., 1992. Meyve Fidanı Üretim Tekniği (Kışın Yaprağını Döken Türler ). T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. TÜGEM. ANKARA.

19- YAPICI, M., 1993. Meyve Ağaçlarında Budama (Kışın Yaprağını Döken Türler). G.O.P. Üniversitesi. Ziraat Fakültesi MYO

Seracılık-Budama ve Aşılama Programı, Ders Notları No: 4. TOKAT.

20- YAPICI. M., 1988. Elma Yetiştiriciliği, Yayımlanmamış Kitap, TOKAT

21- YILMAZ, M., 1971. Budamanın Fizyolojik Esasları ve Uygulama Tekniği Tarım Bakanlığı, Ziraat İşleri Gn. Müd. Yayınları D-146.
Google
eXTReMe Tracker